Melâikelerin flu hizmetleri, cüz-i ihtiyarîleriyle bir nevi
kisptir, belki bir nevi ubudiyet ve ibadettir; tasarruf-u ha-
kikîleri yoktur. Çünkü, her fleyde Hâlk- Külli fieye has
bir sikke vardr; baflkalar parma¤n icada karfltramaz.
Demek, melâikelerin flu nevi amelleri ise, onlarn ibade-
tidir; insan gibi, âdetleri de¤ildir.
Ve bu saray- kâinatta ikinci ksm amele, hayvanattr.
Hayvanat dahi, ifltiha sahibi ve bir nefis ve bir cüz-i ihti-
yarîleri oldu¤undan, amelleri halisen livechillâh olmu-
yor. Bir derece nefislerine de bir hisse çkaryorlar. Onun
için Malikül-Mülk-ü Zülcelâl-i Velikram, kerîm oldu¤un-
dan onlarn nefislerine bir hisse vermek için amellerinin
zmnnda onlara bir maafl ihsan ediyor.
Meselâ, meflhur bülbül kuflu;
(HAfiYE)
gülün aflkyla ma-
ruf o hayvanc¤, Fâtr- Hakîm istihdam ediyor. Befl ga-
ye için onu istimal ediyor:
Birincisi
: Hayvanat kabileleri namna, nebatat taife-
lerine karfl olan münasebat- fledideyi ilâna memurdur.
kincisi
: Rahmann rzka muhtaç misafirleri hük-
münde olan hayvanat tarafndan bir hatib-i Rabbanîdir
ki, Rezzak- Kerîm tarafndan gönderilen hediyeleri alkfl-
lamakla ve ilân- sürur etmekle muvazzaftr.
Üçüncüsü
: Ebna-i cinsine imdat için gönderilen ne-
batata karfl hüsnüistikbali herkesin baflnda izhar etmek-
tir.
âdet:
görenek, alflkanlk.
amel:
fiil, ifl.
amele:
iflçi.
bahis:
konu.
cüz-i ihtiyarî:
insana verilen za-
yf, küçücük tercih gücü.
derece:
miktar.
ebna-i cins:
hemcins, ayn türden
olanlar.
Fâtr- Hakîm:
her fleyi bir mak-
sada uygun ve hikmetle benzer-
siz bir flekilde yaratan Allah.
gaye:
maksat, amaç.
hakikat:
gerçek.
halisen:
halis olarak, safî temiz.
Hâlk- Külli fley:
kâinatta mev-
cut olan her fleyin yaratcs, Al-
lah.
has:
mahsus, özel.
hafliye:
dipnot.
hatib-i Rabbanî:
kendisini idare
ve terbiye eden Rabbinin emirle-
rini anlatan hatip, konuflmac.
hayal:
insann zihninde tasarla-
yp, canlandrd¤ fley.
hayvanat:
hayvanlar.
hediye:
birine karfllksz olarak
verilen fley.
hisse:
pay.
hüsnüistikbal:
güzel karfllama.
ibadet:
Allahn emrettiklerini ye-
rine getirme; kulluk.
icat:
vücuda getirme, yoktan var
etme.
ihsan:
ikram etme, lütuf.
ilân:
açklama, duyurma.
ilân- sürur:
sevincin herkese du-
yurulmas.
istihdam:
hizmet ettirme, çalfltr-
ma.
istimal:
kullanma.
ifltiha:
istek, arzu.
izhar:
gösterme.
kabile:
ayn türden gelenler.
Kerîm:
ikram ve ihsan bol olan
anlamnda Allahn bir ismi.
kisp:
kiflinin kendi çabas, emek.
livechillâh:
Allah için, Allah rzas-
na.
Malikül-Mülk-ü Zülcelâl-i Velik-
ram:
sonsuz büyüklük, haflmet,
güzellik, ikram ve bütün mülkün
gerçek sahibi olan Allah.
maruf:
bilinen.
melâike:
melekler.
meflhur:
tannmfl.
muhtaç:
ihtiyaç içinde bulunan.
muvazzaf:
vazifeli, görevli.
münasebat- fledide:
fliddetli
münasebetler.
namna:
adna, yerine.
nebatat:
bitkiler.
nefis:
can, hayvan nefsi, can.
nev(i):
cins, tür; çeflit.
Rahman:
rahmeti bütün her-
kese yaylan rahmet sahibi
Allah.
Rezzak- Kerîm:
ikram sahibi
olan rzk verici; Cenab- Hak.
rzk:
hayat devam ettirme-
ye yetecek miktarda yiyecek.
saray- kâinat:
kâinat saray.
sikke:
damga, niflan.
flairâne:
flairce.
taife:
takm, ksm.
tasarruf-u hakikî:
gerçek ta-
sarruf, gerçek kullanm, haki-
kî yönetme, idare etme.
ubudiyet:
kulluk.
zmn:
iç.
568 | SÖZLER
Y
RM
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
HAfiYE:
Bülbül flairâne konufltu¤u için flu bahsimiz de bir parça flairâne
düflüyor. Fakat hayal de¤il, hakikattir.