tesbihat ile, Rahmanirrahîm’in rahmetini ilân ediyorlar.
Güya bir zikr-i cehrî halkas›n›n bir reisi gibi, iflitenlerin
cezbelerini tahrik ediyorlar ki, o vakit iflitenlerin her biri-
si lisan-› mahsusuyla ve bir avaz-› hususî ile Fât›r-› Zülce-
lâl’inin zikrine bafllar.
Demek, her bir nevi mevcudat›n, hatta y›ld›zlar›n da
bir serzakiri ve nurefflan bir bülbülü var. Fakat, bütün bül-
büllerin en efdali ve en eflrefi ve en münevveri ve en bâ-
hiri ve en azîmi ve en kerîmi ve sesçe en yüksek ve va-
s›fça en parlak ve zikirce en etem ve flükürce en eam ve
mahiyetçe en ekmel ve suretçe en ecmel, kâinat bosta-
n›nda arz ve semavat›n bütün mevcudat›n› lâtif secaat›y-
la, leziz na¤amat›yla, ulvî tesbihat›yla vecde ve cezbeye
getiren, nev-i beflerin andelib-i zîflan› ve benîâdemin bül-
bül-ü zülkur’ân›, Muhammed-i Arabîdir.
1
p
äÉn
ª«/
?°r
ùs
àdG o
?n
ªr
Ln
Gn
h p
In
Ó°s
üdG o
?°n
†r
an
G /
¬p
dÉn
ãr
en
Gn
h /
¬p
d'
G '
=
¤n
Y n
h p
¬ r
«n
?n
Y
E l hâ s › l
: Kâinat saray›nda hizmet eden hayvanat, ke-
mal-i itaatle evamir-i tekviniyeye imtisal edip, f›tratlar›n-
daki gayeleri güzel bir vecihle ve Cenab-› Hakk›n nam›y-
la izhar ederek, hayatlar›n›n vazifelerini bedî bir tarz ile
Cenab-› Hakk›n kuvvetiyle ifllemekle ettikleri tesbihat ve
ibadat, onlar›n hedâyâ ve tahiyyatlar›d›r ki, Fât›r-› Zülce-
lâl ve Vahib-i Hayat dergâh›na takdim ediyorlar.
Üçüncü k›s›m ameleler, nebatat ve cemadatt›r. Onla-
r›n cüz-i ihtiyarîleri olmad›¤› için, maafllar› yoktur. Amel-
leri, “halisen livechillâh”t›r ve Cenab-› Hakk›n iradesiyle
SÖZLER | 571
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
ram edilen, sayg›n.
eflref:
en flerefli.
etem:
tam.
evamir-i tekviniye:
Allah’›n tabi-
atta geçerli emir ve kanunlar›.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi ve benzeri olmayan fleyle-
ri yaratan Allah.
f›trat:
yarat›l›fl, mizaç.
gaye:
amaç, maksat.
halisen livechillâh:
saf ve temiz
bir flekilde, Allah'›n r›zas›n› göse-
terek.
hedâyâ:
hediyeler.
hizmet:
çal›flma, çabalama.
ibadat:
ibadetler.
imtisal:
emre tamamen uyma.
irade:
dileme.
izhar:
a盤a vurma.
kâinat:
yarat›lm›fl olan bütün
âlemler.
kemal-i itaat:
tam itaat, ba¤l›l›k.
lâtif:
güzel, hofl.
leziz:
çok lezzetli.
lisan-› mahsus:
özel dil.
mahiyet:
nitelik, iç yüz.
mevcudat:
mahlûklar, yarat›klar,
var olan her fley.
münevver:
nurlu, parlak.
na¤amat:
na¤meler, sesler.
nam:
ad, flan.
nebatat:
bitkiler.
nev-i befler:
insanl›k, bütün in-
sanlar.
nevi:
çeflit, cins.
nurefflan:
nur saçan.
peygamber:
Allah’›n elçisi, haber-
ci.
Rahmanirrahîm:
çok flefkatli,
merhametli, kullar›n› esirgeyip r›-
z›kland›ran Cenab-› Hak.
rahmet:
flefkat etme, merhamet
etme.
salâvat:
Hz. Muhammed’e rah-
met ve esenlik dileme.
secaat:
kafiyeli okuma.
semavat:
semalar, gökler.
serzakir:
zikredenlerin bafl›.
suret:
biçim, tarz, flekil.
flükür:
Allah’›n nimetlerine karfl›
memnunluk gösterme.
tahiyyat:
manen sunulan bütün
hediyeler, selâmlar, dualar.
tahrik:
harekete geçirme.
takdim:
sunma.
tarz:
biçim, suret.
tesbihat:
tesbihler; Allah’› eksik
s›fatlardan tenzih etmeler.
ulvî:
yüksek, yüce.
Vahib-i Hayat:
hayat ba¤›fllayan,
karfl›l›ks›z veren Allah.
vas›f:
nitelik, özellik.
vecd:
‹lâhî aflk›n insan›n her yan›-
n› sarmas›.
vecih:
lây›k, münasip yön.
zikir:
Allah’› zikretmek, anmak.
zikr-i cehrî:
yüksek sesle yap›lan
zikir, anma.
amel:
ifl, fiil.
andelib-i zîflan:
flan sahibi
bülbül.
avaz-› hususî:
özel, kifliye
has ses.
azîm:
büyük, yüce.
bâhir:
aflikâr, aç›k.
bedî:
güzel.
benîâdem:
âdemo¤ullar›, in-
sanlar.
bülbül-ü zülkur’ân:
Kur’ân
sahibi bülbül.
cemadat:
cans›zlar.
cezp:
kendine do¤ru çekme,
çekilme.
cüz-i ihtiyarî:
diledi¤i gibi
hareket edebilme gücü.
dergâh:
huzur.
eam:
umumî, genifl, genel.
ecmel:
en güzel.
efdal:
faziletli.
ekmel:
en mükemmel.
elhâs›l:
netice itibar›yla.
en kerîm:
kendisine çokça ik-
1.
Ona, âline ve benzerleri olan di¤er peygamberlere en üstün salâvatlar ve en güzel selâm-
lar eyle.