Sözler - page 557

medar-› fahirleridir; yoksa, medar-› fleametleridir. Hem,
gizleniyorlar; âdeta birer flahs-› manevî, birer gaye-i ha-
yal hükmüne geçerler. Sair fertlerin her birisi o olmaya
çal›fl›r ve o olmak ihtimali var. Demek o mükemmel ha-
rika fert, mutlak, müphem bulunup, her yerde bulunma-
s› mümkün. fiu ipham itibar›yla, mant›kça kaziye-i müm-
kine suretinde külliyetine hükmedilebilir. Yani, her bir
amel flöyle bir netice verebilmesi mümkündür. Meselâ,
“
Kim iki rekât namaz› filân vakitte k›lsa, bir hac kadar-
d›r
1
‹flte iki rekât namaz baz› vakitte bir hacca muka-
bil geldi¤i hakikattir. Her bir iki rekât namazda bu mana
külliyet ile mümkündür.
Demek flu nevideki rivayetler, vukuu bilfiil daimî ve
küllî de¤il. Zira, kabulün madem flartlar› vard›r; külliyet
ve daimîlikten ç›kar. Belki, ya bilfiil muvakkatt›r, mutlak-
t›r; veyahut mümkinedir, külliyedir. Demek flu nevi eha-
disteki külliyet ise, imkân itibar›ylad›r.
Meselâ, “
G›ybet, katl gibidir
2
Demek g›ybette öyle
bir fert bulunur ki, katl gibi bir zehr-i katilden daha mu-
z›rd›r. Meselâ, “
Bir güzel söz, bir abdi azat etmek gibi bir
sadaka-i azîmenin yerine geçer
3
fiimdi tergip ve teflvik
için o müphem ferd-i mükemmel, mutlak bir surette her
yerde bulunmas›n›n imkân›n› vaki bir surette göstermek-
le, hayra flevki ve flerden nefreti tahrik etmektir.
Hem de, flu âlemin mikyas›yla âlem-i ebedînin fleyleri
tart›lmaz. Buran›n en büyü¤ü, oran›n en küçü¤üne mu-
vazi gelemez. Sevab-› a'mal o âleme bakt›¤› için dünyevî
SÖZLER | 557
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
daimî:
sürekli.
dünyevî:
dünyaya ait.
ehadis:
Hz. Peygamberimizin ha-
disleri.
ferd-i mükemmel:
olgun, mü-
kemmel flah›s.
fert:
birey, flah›s, kifli.
gaye-i hayal:
ideal.
g›ybet:
arkadan çekifltirme, dedi-
kodu yapma.
hakikat:
gerçek.
harika:
ola¤anüstü, hayranl›k his-
si uyand›ran.
hay›r:
iyilik.
hüküm :
karar, de¤er.
ihtimal:
olabilirlik, mümkün ol-
ma.
imkân:
mümkün olma, olabilirlik.
ipham:
kapal› kalma.
kabul:
raz› olma.
katl:
öldürme, katletme.
kaziye-i mümkine:
mümkün
olana hükmetme, karar verme.
küllî:
bütüne ait.
külliye:
bütünle ilgili, umumî.
külliyet:
bütünlük, genel.
mana:
anlam.
mant›k:
do¤ru düflünme, akla
uygun söz söyleme.
medar-› fleamet:
kötülük kayna-
¤›.
mikyas:
ölçü.
mukabil:
karfl›l›k.
mutlak:
kesin, s›n›rland›r›lmam›fl
kay›ts›z, müstakil.
muvakkat:
geçici, k›sa süreli.
muvazi:
birbirine denk.
muz›r:
zararl›.
mükemmel:
tam, kâmil.
mümkine:
imkân dahilinde.
mümkün:
olabilir.
müphem:
kapal›, gizli.
nefret:
bir fleyden kaç›nma.
netice:
sonuç.
nev:
çeflit.
rivayet:
nakil.
sadaka-i azîme:
büyük sadaka.
sair:
di¤er, baflka.
sevab-› a’mal:
yap›lan ifllerin
amellerin sevab›, karfl›l›¤›.
suret:
biçim, flekil, görünüm.
flahs-› manevî:
manevî kiflilik,
flahsiyet.
fler:
kötülük.
flevk:
fliddetli arzu, afl›r› istek.
tahrik:
harekete geçirme.
tergip:
ra¤bet ettirme, isteklen-
dirme.
teflvik:
flevklendirme, istekli, ar-
zulu hale getirme.
vaki:
olmufl.
vuku:
meydana gelme, ortaya
ç›kma.
zehr-i katil:
öldürücü zehir.
zina:
meflru olmayan cinsî müna-
sebet.
abd:
köle.
âlem:
dünya, cihan.
âlem-i ebedî:
sonsuz âlem.
amel:
fiil, ifl.
azat:
serbest b›rakma.
bilfiil:
gerçek olarak.
1.
Kenzü’l-Ummal
, 7:808, hadis no: 21508;
Taberanî
, Mu’cemü’l-Kebir: 7740.
2.
Müsnedü’l-Firdevs
, 3:116, 117;
Kenzü’l-Ummal
, 3:589, hadis no: 8043. (
Kenzü’l-Ummal
’da
“G›ybet zinadan daha fliddetlidir” fleklinde geçmektedir.)
3.
Tergip ve Terhip
, 3:421, 434;
Kenzü’l-Ummal
, 6:422, hadis no: 16360;
Nevevî
, Ezkâr, s. 288.
1...,547,548,549,550,551,552,553,554,555,556 558,559,560,561,562,563,564,565,566,567,...1482
Powered by FlippingBook