Hâflâ, flu rivayetin inkâr ve iptaline gitmifller. Hâlbuki,
1
$G n
ór
æp
Y o
º r
?p
© r
dGn
h
, hakikati flu olmak gerektir ki:
Âlem-i küfrün en kesafetlisi olan flimalde tabiiyyunun
fikr-i küfrîsinden süzülen bir cereyan-› azîmin bafl›na ge-
çecek ve ulûhiyeti inkâr edecek bir flahs›n flimal taraf›n-
dan ç›kmas›na iflaret ve flu iflaret içinde bir remz-i hikmet
vard›r ki, kutb-u flimalîye yak›n dairede bütün sene, bir
gece bir gündüzdür. Alt› ay› gece, alt› ay› gündüzdür.
“
Deccalin bir günü bir senedir
,” o daire yak›n›nda zuhu-
runa iflarettir. “
‹kinci günü bir ayd›r
” demekten murat, fli-
malden bu tarafa geldikçe, bazen olur yaz›n bir ay›nda
günefl gurup etmez. fiu dahi Deccal flimalden ç›k›p,
âlem-i medeniyet taraf›na tecavüzüne iflarettir. Günü
Deccale isnat etmekle flu iflarete iflaret eder. Daha bu ta-
rafa geldikçe bir haftada günefl gurup etmiyor. Daha ge-
le gele tulû ve gurup ortas›nda üç saat devam ediyor.
Ben Rusya’da esarette iken böyle bir yerde bulundum.
Bize yak›n, bir hafta günefl gurup etmeyen bir yer vard›;
seyir için oraya gidiyorlard›. “
Deccalin ç›kt›¤› vakit,
umum dünya iflitecek
” olan kayd›, telgraf ve radyo
halletmifltir. K›rk günde gezmesini de, merkebi olan fli-
mendifer ve tayyare halletmifltir. Eskiden bu iki kayd›
muhal gören mülhitler, flimdi adî görüyorlar.
Alâmet-i k›yametten olan Ye’cüc ve Me’cüc’e ve Sed-
de dair bir risalede bir derece tafsilen yazd›¤›mdan, ona
havale edip, flurada yaln›z flunu deriz ki: Eskiden Man-
çur, Mo¤ol ünvan›yla içtimaat-› befleriyeyi zirüzeber eden
adî:
s›radan, baya¤›.
alâmet-i k›yamet:
k›yamet alâ-
meti, belirtileri.
âlem-i küfür:
küfür dünyas›.
âlem-i medeniyet:
medeniyet
dünyas›.
cereyan-› azîm:
büyük ak›m.
deccal:
nifakla, aldatarak ifl yapa-
ca¤› belirtilen yalanc› ve zararl›
flah›s, güç.
derece:
miktar, ölçü.
esaret:
esirlik.
fikr-i küfrî:
küfür ve inkâr fikri.
gurup:
batma.
hakikat:
gerçek.
halletme:
tamamlama, yerine
getirme.
hâflâ:
Allah göstermesin, asla,
uzak olsun.
havale:
baflka birine b›rakma,
gönderme.
içtimaat-› befleriye:
insan top-
lumlar›.
iktibas:
bir fliir veya yaz›n›n oldu-
¤u gibi veya k›smen aktar›lmas›.
inkâr:
reddetme.
iptal:
hükümsüz, geçersiz b›rak-
ma.
isnat:
dayand›rma.
iflaret:
alâmet, iz.
kaide:
esas, temel.
kay›t:
flart, yaz›l› olan.
kesafet:
bulan›kl›k, aç›k veya
berrak olmama.
kutb-u flimalî:
kuzey kutbu.
Mançur:
Çin’in bugün Kuzeydo¤u
Çin denilen bölgesinin eski ad›.
merkep:
binilen vas›ta, araç.
Mo¤ol:
Turanî milletlerden bir ka-
bile olup Türkler ve Mançurlarla
cinsî, ›rkî yak›nl›klar› olan millet.
muhal:
imkâns›z.
murat:
maksat.
mülhit:
dinsiz, imans›z.
remz-i hikmet:
hikmet iflareti,
gaye ve maksada vurgu yap›lma-
s›.
risale:
belli bir konuda yaz›lm›fl
küçük kitap.
rivayet:
hadis, nakil.
sed:
sur, duvar.
seyir:
bakma.
flimal:
kuzey.
flimendifer:
tren, binek.
tabiiyyun:
tabiatç›lar, materya-
listler.
tafsilen:
tafsilli bir flekilde, ayr›n-
t›l› olarak.
tayyare:
uçak.
tecavüz:
sald›rma.
tulû:
do¤ma.
ulûhiyeti inkâr:
Allah’› inkâr.
umum:
bütün.
ünvan:
ad, isim.
Ye’cüc Me’cüc’:
Kur’ân’da
bahsi geçen, ahir zamanda
gelip yeryüzünde anarfli ve
bozgunculuk ç›karacak bir
topluluk.
zirüzeber:
yerle bir, darma-
da¤›n.
zuhur:
görünme, meydana
ç›kma.
1.
Bilgi Allah kat›ndad›r. (Ayetlerden iktibas dinî bir kaide: Ahkâf Suresi: 23; Mülk Suresi: 26.)
552 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ