Sözler - page 548

ve âdât-› nâsa aittir ve tearüf ve tesamu-u umumîye raci-
dir.
•
YED‹NC‹ ASIL:
Pek çok teflbih ve temsiller bulunu-
yor ki, mürur-u zamanla veya ilmin elinden cehlin eline
geçmesiyle hakikat-i maddiye telâkki ediliyor. Hataya dü-
fler. Meselâ, “Sevr” ve “Hut” isminde ve âlem-i misalde
sevr ve hut timsalinde berrî ve bahrî hayvanat naz›rlar›n-
dan iki melâiketullah, âdeta bir koca öküz ve cismanî bir
bal›k zannedilerek, hadise iliflilmifl.
Hem meselâ, bir vakit huzur-u Nebevîde derin bir ses
iflitildi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman et-
ti ki: “Bu gürültü, yetmifl senedir yuvarlan›p, tâ ancak bu
dakika Cehennemin dibine düflen bir tafl›n gürültüsü-
dür.”
1
‹flte bu hadisi ifliten, hakikate vas›l olmayan, inkâ-
ra sapar. Hâlbuki, yirmi dakika-o hadisten-sonra,
kat’iyen sabittir ki, biri geldi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâ-
tü Vesselâma dedi ki: “Meflhur münaf›k, yirmi dakika ev-
vel öldü.” Yetmifl yafl›na giren o münaf›k Cehennemin
bir tafl› olarak bütün müddet-i ömrü tedennide, esfel-i sa-
filîne, küfre sukuttan ibaret oldu¤unu gayet beli¤âne bir
surette, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beyan
etmifltir. Cenab-› Hak, o vefat dakikas›nda o sesi iflittirip,
ona alâmet etmifltir.
•
SEK‹Z‹NC‹ ASIL:
Cenab-› Hakîm-i Mutlak, flu dâr-›
tecrübe ve meydan-› imtihanda çok mühim fleyleri, kes-
retli eflya içinde sakl›yor. O saklamakla çok hikmetler,
çok maslahatlar ba¤l›d›r. Meselâ, Leyle-i Kadri umum
âdât-› nâs:
insanlar›n âdetleri,
görenekleri.
âdeta:
sanki.
alâmet:
iflaret.
âlem-i misal:
manevî suret ve
modellerin akis ve temessül et-
tikleri görüntüler âlemi.
bahrî:
denize ait.
beli¤âne:
edebi, düzgün ve yerin-
de ifade ederek.
berrî:
kara ile ilgili.
beyan:
anlatma, bildirme.
cehil:
cahillik, bilmezlik.
Cenab-› Hak:
Hakk›n tâ kendisi
olan, fleref ve azamet sahibi yüce
Allah.
Cenab-› Hakîm-i Mutlak:
her fle-
yi sonsuz hikmetle yapan, Allah.
cismanî:
bedene ba¤l›, vücutla
alâkal›.
dâr-› tecrübe:
imtihan yeri; dün-
ya.
esfel-i safilîn:
Cehennemin en
afla¤› tabakas›.
ferman:
emir, buyruk.
hadis:
Hz. Peygamberin sözü.
hâdise:
vak›a, olay.
hakikat:
gerçek.
hakikat-i maddiye:
maddî ger-
çek.
hayvanat:
hayvanlar.
hikmet:
‹lâhî maksatlar, gayeler.
hut:
büyük bal›k.
huzur-u Nebevî:
Peygamberin
huzuru, sohbeti.
ibaret:
meydana gelen, oluflan.
inkâr:
reddetme, inanmama.
kat’î:
kesin.
kesret:
çokluk.
küfür:
imans›zl›k, müflriklik.
Leyle-i Kadir:
Kadir Gecesi.
maslahat:
yerine göre icap eden,
faydal› ifl.
melâiketullah:
Allah’›n melekleri.
meydan-› imtihan:
imtihan mey-
dan›, dünya.
müddet-i ömür:
yaflama süresi.
mühim:
önemli.
münaf›k:
kalbinde küfrü gizledi¤i
hâlde Müslüman görünen.
mürur-u zaman:
zaman afl›m›,
zamanla.
naz›r:
bakan, gözeten.
raci:
geri gelen, ilgili yere dönen.
sevr:
öküz, bo¤a.
sukut:
düflme.
suret:
biçim, flekil.
tearüf:
bir fleyin herkes tara-
f›ndan bilinmesi.
tedenni:
alçalma, geri kalma.
telâkki:
anlama, kabul etme.
temsil:
misal getirme, örnek.
tesamu-u umumiye:
herke-
sin bir sözü birbirinden duy-
mas›.
teflbih:
benzetme.
timsal:
benzetme, misallen-
dirme.
vas›l:
eriflen, ulaflan.
zan:
sanmak.
1.
Müslim
, 4:3184, hadis no: 2844, 4:2145, hadis no: 2782;
Müsned
, 2:271, 3:341, 346, 360.
548 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
1...,538,539,540,541,542,543,544,545,546,547 549,550,551,552,553,554,555,556,557,558,...1482
Powered by FlippingBook