Sözler - page 539

ayr› istidatta bulunan üç taifenin hikmet-i ihtilâflar›na ifla-
ret eden temsillerdir.
‹flte flu üç tabakan›n terakkiyat›ndaki s›rr› ve genifl hik-
meti, zühre, katre, reflha ünvanlar› alt›nda, bir temsil ile
bir derece gösterece¤iz.
Meselâ, güneflin kendi Hâl›k’›n›n izniyle ve emriyle üç
çeflit tecellisi ve in’ikâs› ve ifazas› var. Birisi çiçeklere, bi-
risi kamere ve seyyarelere, birisi flifle ve su gibi parlakla-
ra verdi¤i ayr› ayr› in’ikâslar›d›r.
•
Birincisi
üç tarzdad›r:
Biri
, küllî ve umumî bir tecelli ve in’ikâst›r ki, bütün çi-
çeklere birden ifazas›d›r.
Biri de
has bir tecellidir ki, her bir nev’e göre bir hu-
susî in’ikâs› vard›r.
Biri de
cüz’î bir tecellidir ki, her bir çiçe¤in flahsiyeti-
ne göre bir ifazas›d›r. fiu temsilimiz, o kavle göredir ki,
çiçeklerin süslü renkleri güneflin ziyas›ndaki yedi rengin
istihale-i in’ikâsiyesinden nefl’et ediyor; ve bu kavle gö-
re, çiçekler dahi güneflin bir çeflit âyineleridir.
•
‹kincisi
, güneflin kamere ve seyyarelere, Fât›r-› Ha-
kîm’in izniyle verdi¤i nur ve feyizdir. fiu küllî ve genifl fe-
yiz ve nurdan sonra, kamer, o ziyan›n gölgesi hükmün-
de olan nuru, güneflten küllî bir surette istifade eder, son-
ra hususî bir tarzda denizlere ve havaya ve parlak topra-
¤a ve bir suret-i cüz’iyede denizin kabarc›klar›na ve
topra¤›n fleffaflar›na ve havan›n zerrelerine ifade ve ifa-
zas›d›r.
SÖZLER | 539
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
istihale-i in’ikâs:
yans›man›n dö-
nüflümü, de¤iflimi.
kamer:
ay.
katre:
damla.
kavil:
söz, lâf.
küllî:
bütünü içine alan, bütüne
ait, genel.
nefl’et:
meydana gelme, ç›kma
yeri.
nev:
cins, tür.
nur:
par›lt›, ziya, ›fl›k.
reflha:
s›z›nt›.
seyyare:
dolaflan gezegen, y›ld›z.
suret:
tarz, flekil.
suret-i cüz’iye:
küçük flekil.
flahsiyet:
kiflilik.
fleffaf:
içinden ›fl›k geçen, say-
dam.
tabaka:
s›n›f, k›s›m.
taife:
bölük, tak›m.
tarz:
flekil, yol.
tecelli:
görünme, belirme.
temsil:
benzetme, örnek verme,
örnek.
terakkiyat s›rr›:
ilerlemeler, yük-
selifllerdeki s›r.
umumî:
umuma, genele ait.
ünvan:
isim, ad.
zerre:
en küçük parça.
ziya:
›fl›k, nur.
zühre:
çiçek.
âyine:
ayna.
cüz’î:
küçük, az.
derece:
miktar, ölçü.
Fât›r-› Hakîm:
her fleyi bir
maksada uygun ve hikmetle
benzersiz bir flekilde yaratan
Allah.
feyiz:
Allah vergisi bereket,
kerem.
Hâl›k:
her fleyi yoktan var
eden, yarat›c›; Allah.
has:
mahsus, özel.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i
gizli sebep, ‹lâhî gaye.
hikmet-i ihtilâf:
ihtilâf›n, fikir
ayr›l›¤› ve farkl›l›¤›n›n "ne-
den" ve "niçin"i.
hususî:
herkese ait olmayan,
özel.
ifade:
faydaland›rma.
ifaza:
doldurma, feyizlendir-
me, yayma, tafl›rma, kuflat-
ma.
in’ikâs:
aksetme, yans›ma.
1...,529,530,531,532,533,534,535,536,537,538 540,541,542,543,544,545,546,547,548,549,...1482
Powered by FlippingBook