E¤er o yüksek hakikatleri yakndan temafla etmek is-
tersen, git frtnal bir denizden, zelzeleli bir zeminden
sor, Ne diyorsunuz? de; elbette,
Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ
Aziz, yâ Cebbar!
dediklerini ifliteceksin. Sonra, deniz
içinde ve zemin yüzünde merhamet ve flefkatle terbiye
edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor, Ne diyor-
sunuz? de; elbette
Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ
Rahîm
diyecekler.
(HAfiYE)
Semay dinle; nasl
Yâ Celîl-i Zülcemal!
diyor. Ve
arza kulak ver; nasl
Yâ Cemîl-i Zülcelâl!
diyor. Ve
âlem:
dünya.
âmm:
umumî, genel.
arz:
yeryüzü.
Aziz:
çok izzetli, kuvvet ve kudret
sahibi.
bidayet:
bafllangç.
Cebbar:
yarattklarnn ifllerini ve
hâllerini düzelten iradesiyle onla-
r istedi¤i flekilde yöneten Allah.
Celîl:
Celâl sahibi, büyüklük, yü-
celik sahibi Allah.
Celil-i Zülcemal:
cemal ve bü-
yüklük sahibi Allah.
Cemîl:
yarattklarna karfl sürekli
iyilik ve güzellikler lütfeden Allah.
Cemîl-i Zülcelâl:
büyüklük, izzet
ve azamet sahibi olan ve sonsuz
güzellik sahibi Allah.
çendan:
gerçi, her ne kadar.
derece:
artma veya yükselme
basama¤ ölçü, aflama, miktar.
esbap:
sebepler, flartlar.
esbapperest:
yaratlfl ve kâinatn
idaresini sebeplere veren; sebep-
lere gerçek tesir veren, sebeplere
tapan.
fasih:
açk.
fert:
tek, bir flahs.
hakikat:
gerçek.
Hâlk- Rahîm:
sonsuz merhamet
ve flefkat sahibi yaratc, Allah.
hamd:
Allaha karfl olan flükran
ve memnuniyetini onu överek
bildirme.
hafliye:
dipnot.
hatr:
zihin, hafza.
hayvanat:
hayvanlar.
hikâye:
anlatma.
hilâf:
ters, zt.
ihtar:
hatrlatma.
ihvan:
kardefller.
ikaz:
uyarma.
ilân:
açklama, herkese duyurma.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtme,
karfl çkma.
kelp:
köpek.
lisan:
dil.
mahreçsiz:
ses ve harfleri tam
yerlerinden çkarmakszn.
mahsus:
özel, has olan.
medet:
inayet, yardm.
merhamet:
acmak, ba¤fllayp
flefkat göstermek.
mrmr:
mrldama sesi, kedinin
çkard¤ ses.
muteriz:
itiraz eden.
mübarek:
hayrl, kutlu.
münhasr:
snrl, çevrili.
mütefavit:
birbirinden farkl.
nam:
ad, yerine.
nazdar:
nazl.
nazik:
ince davranfll, zarif.
nevm-i gaflet:
gaflet uykusu.
nida:
seslenme.
nimet:
ihsan, ikramlar.
Rahîm:
sonsuz ve snrsz
merhamet sahibi olan Allah.
rahmet:
acma, merhamet
etme.
red:
kabul etmeme.
sarih:
açk.
sema:
gökyüzü.
suret:
biçim, tarz, flekil.
flefkat:
acyarak sevme, kar-
fllksz merhamet.
flive:
söyleyifl, a¤z.
tahkir:
fleref ve haysiyetini
incitme, hor görme.
taife:
kabile, tür ksm, türü.
taltif:
iltifat etme, sevgiyle il-
gilenme.
temafla:
bakp seyretme.
terbiye:
yetifltirme, kabiliyet-
lerini gelifltirme.
vazife:
görev.
vech-i tahsis:
verilmesi, tah-
sis edilmesi, has klnmasnn
sebebi.
yâ Rahîm:
ey merhameti bol
Allahm; ey ba¤fllayc ve flef-
katli Allahm.
zelzele:
sarsnt.
zemin:
yeryüzü.
zikir:
çeflitli flekillerde Esma-i
Hüsnay söyleme.
zikr-i hazin:
hüzünlü, içli zi-
kir.yâ: ey.
534 | SÖZLER
Y
RM
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
HAfiYE:
Hatta bir gün kedilere baktm; yalnz yemeklerini yediler, oy-
nadlar yattlar. Hatrma geldi, Nasl bu vazifesiz canavarcklara müba-
rek denilir? Sonra gece yatmak için uzandm. Baktm, o kedilerden biri-
si geldi, yast¤ma dayand, a¤zn kula¤ma getirdi. Sarih bir surette,
Yâ
Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm
! diyerek, güya hatrma gelen
itiraz ve tahkiri, taifesi namna reddedip yüzüme çarpt. Aklma geldi,
Acaba flu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa taifesine mi âmmdr? Ve
iflitmek yalnz benim gibi haksz bir muterize mi münhasrdr, yoksa her-
kes dikkat etse bir derece iflitebilir mi? Sonra sabahleyin baflka kedileri
dinledim. Çendan onun gibi sarih de¤il, fakat mütefavit derecede ayn
zikri tekrar ediyorlar. Bidayette hrhrlar arkasnda
Yâ Rahîm
! fark edi-
lir. Git gide hrhrlar, mrmrlar ayn
Yâ Rahîm
olur. Mahreçsiz, fasih
bir zikr-i hazin olur. A¤zn kapar, güzel
Yâ Rahîm
çeker. Yanma gelen
ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, Bir derece iflitiyoruz
dediler. Sonra kalbime geldi, Acaba flu ismin vech-i tahsisi nedir ve ne
için insan flivesiyle zikrederler, hayvan lisanyla etmiyorlar? Kalbime gel-
di, flu hayvanlar çocuk gibi çok nazdar ve nazik ve insana karflk bir ar-
kadafl oldu¤undan, çok flefkat ve merhamete muhtaçtrlar. Okfland¤ va-
kit hofllarna giden taltifleri gördükleri zaman, o nimete bir hamd olarak,
kelbin hilâfna olarak, esbab brakp yalnz kendi Hâlk- Rahîminin rah-
metini kendi âleminde ilân ile, nevm-i gaflette olan insanlar ikaz ve Yâ
Rahîm! nidasyla, kimden medet gelir ve kimden rahmet beklenir, es-
bapperestlere ihtar ediyorlar.