Sözler - page 532

arkas›nda, hükmüyle, ilmiyle, kuvvetiyle, mutasarr›f ve
basîrdir, idare eder, bakar.
Öyle de ezel ebed sultan› olan Rabbülâlemîn için, ru-
bubiyetinin mertebelerinde ayr› ayr›, fakat birbirine ba-
kar fle’n ve namlar›; ve ulûhiyetinin dairelerinde baflka
baflka, fakat birbiri içinde görünür isim ve niflanlar›; ve
haflmetnüma icraat›nda ayr› ayr›, fakat birbirine benzer
temessül ve cilveleri; ve kudretinin tasarrufat›nda baflka
baflka, fakat birbirini ihsas eder ünvanlar› var. Ve s›fatla-
r›n›n tecelliyat›nda baflka baflka, fakat birbirini gösterir
mukaddes zuhurat› var. Ve ef’alinin cilvelerinde çeflit çe-
flit, fakat birbirini ikmal eder hikmetli tasarrufat› var. Ve
rengârenk sanat›nda ve mütenevvi masnuat›nda çeflit çe-
flit, fakat birbirini temafla eder haflmetli rububiyat› vard›r.
Bununla beraber, kâinat›n her bir âleminde, her bir ta-
ifesinde, Esma-i Hüsnadan bir ismin ünvan› tecelli eder.
O isim, o dairede hâkimdir; baflka isimler orada ona tâ-
bidirler, belki onun z›mn›nda bulunurlar.
Hem mahlûkat›n her bir tabakas›nda az ve çok, küçük
ve büyük, has ve âmm her birisinde, has bir tecelli, has
bir rububiyet, has bir isimle cilvesi vard›r. Yani, o isim
her fleye muhit ve âmm oldu¤u hâlde, öyle bir kas›t ve
ehemmiyetle bir fleye teveccüh eder; güya o isim yaln›z
o fleye hast›r.
Hem, bununla beraber, Hâl›k-› Zülcelâl her fleye yak›n
oldu¤u hâlde, yetmifl bine yak›n nuranî perdeleri vard›r.
âlem:
dünya, evren.
âmm:
umumî, genel.
Basîr:
gören, görücü, Allah.
cilve:
Esma-i ‹lâhînin tecellisi; efl-
ya ve insanda, ‹lâhî kudret eserle-
rinin belirip görünmesi, yans›ma-
s›; güzel ve hofl bir biçimde gö-
rünme.
daire:
saha, alan, sorumluluk sa-
has›.
ebed:
sonu olmayan gelecek za-
man.
ef’al:
fiiller, ifller.
ehemmiyet:
önem.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
ezel:
bafllang›c› olmayan, zaman
üstü, geçmifli, hâli ve gelece¤i ay-
n› anda gösteren aynaya benzer.
hâkim:
hükmeden, hükmü alt›n-
da tutan.
Hâl›k:
her fleyi yoktan var eden,
yarat›c›; Allah’›n bir ismi.
Hâl›k-› Zülcelâl:
“celâl, azamet ve
kibriya sahibi yarat›c›” anlam›nda
Allah’›n bir s›fât›.
has:
özel, mahsus.
haflmet:
ihtiflam, görkem, kendi-
sine boyun e¤ilen büyüklük.
haflmetnüma:
her fleyde kendisi-
ne boyun e¤diren büyüklük gös-
teren, ihtiflaml›.
hikmet:
‹lâhî maksatlar, gayeler,
herkesin bilmedi¤i gizli sebepler.
hükmüyle:
hükmetmesi, etkisiy-
le.
icraat:
ifller.
idare:
bir ifli yürütme, yönetme.
ihsas:
hissettirme, sezdirme.
ikmal:
tamamlama, eksik, ve
noksan b›rakmama.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
kas›t:
bir ifli bilerek yapmak.
kudret:
Allah’›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî güç ve kuvvet sa-
hipli¤inin s›fat›.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
mahlûk›yet:
Allah taraf›ndan ya-
rat›lm›fl olma durumu.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
mertebe:
derece, basamak.
muhit:
ihata eden, kapsayan.
mukaddes:
ay›p ve noksanlardan
kurtulmufl, kutsal.
mutasarr›f:
yetki sahibi olan,
kendinde yönetim hakk› bulu-
nan.
mütenevvi:
türlü, çeflitli.
nam:
ün, ad.
niflan:
belirti, alâmet.
nuranî:
nurlu, parlak.
Rabbülâlemîn:
âlemlerin Rabbi,
yaratan›.
rengârenk:
p›r›l p›r›l renklerle be-
zenmifl.
rububiyet:
Allah’›n bütün
varl›klar› kuflatan idare ve
terbiye hâkimiyeti.
sanat:
bir fleyi yapmada gös-
terilen ustal›k, marifet.
sultan:
hükümdar, padiflah.
s›fat:
nitelik, özellik.
fle’n:
hâl, keyfiyet, durum.
tabaka:
s›n›f.
tâbi:
ba¤l›, uyar.
taife:
tak›m, k›s›m.
tasarrufat:
yönetme hakk›
ve yetkisi.
tecelli:
Cenab-› Hakk›n isim
ve s›fatlar›n›n varl›klarda
özellikleriyle görünmesi; gö-
rünme, belirme, yans›ma.
tecelliyat:
tecelliler, Cenab-›
Hakk›n isim ve s›fatlar›yla efl-
yadaki icraatlar›.
temafla:
hayretle bak›p sey-
retme.
temessül:
yans›ma, görün-
me.
teveccüh:
yönelme.
ulûhiyet:
ilâhl›k.
ünvan:
ad, isim, flöhret.
zuhurat:
görünümler, hâller.
z›mnî:
aç›ktan olmayan, iç k›-
s›m.
532 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
1...,522,523,524,525,526,527,528,529,530,531 533,534,535,536,537,538,539,540,541,542,...1482
Powered by FlippingBook