tasavvur-u zevaldeki elem kalbi kanatyor; müfarakatnda
parçalyor, cezay dahi çektiriyor.
fiimendifer hademesi demiflti: Befl kurufl ver. Onlar-
dan istedi¤in kadar verece¤im. Onun tabiri fludur ki:
nsann helâl sayiyle meflru dairede gördü¤ü zevkler,
lezzetler keyfine kâfidir, harama girmeye ihtiyaç brak-
maz. Sair ksmlar sen tabir edebilirsin.
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
nsan, flu kâinat içinde pek nazik ve nazenin bir çocu-
¤a benzer. Zaafnda büyük bir kuvvet ve aczinde büyük
bir kudret vardr. Çünkü, o zaafn kuvvetiyle ve aczin
kudretiyledir ki, flu mevcudat, ona musahhar olmufl.
E¤er insan zaafn anlayp, kàlen, hâlen, tavren dua etse
ve aczini bilip istimdat eylese, o teshirin flükrünü eda ile
beraber, matlûbuna öyle muvaffak olur ve maksatlar
ona öyle musahhar olur ki, iktidar- zatîsiyle onun aflr-
miflarna muvaffak olamaz. Yalnz, baz vakit, lisan- hâl
duasyla hâsl olan bir matlûbunu, yanlfl olarak kendi ik-
tidarna hamleder.
Meselâ, tavu¤un yavrusunun zaafndaki kuvvet, tavu-
¤u aslana saldrtr. Yeni dünyaya gelen aslann yavrusu,
o canavar ve aç aslan kendine musahhar edip, onu aç
brakp kendi tok oluyor. flte, cây- dikkat, zaaftaki bir
kuvvet ve flayan- temafla bir cilve-i rahmet!..
Nasl ki, nazdar bir çocuk, a¤lamasyla, ya istemesiy-
le, ya hazin hâliyle, matlûplarna öyle muvaffak olur ve
SÖZLER | 523
Y
RM
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
ranflla.
haml:
yükleme; isnat etme.
haram:
slâmiyetçe yasaklanan
ifller.
hazin:
hüzünlü, üzüntülü.
iktidar- zatî:
kendi zatnn kuv-
veti.
istimdat:
yardm isteme.
kâfi:
yeterli.
kâinat:
bütün âlemler.
kàlen:
sözle, söyleyerek.
kudret:
güç, kuvvet.
lisan- hâl:
hâl dili.
maksat:
gaye, istek.
matlûp:
istek, istekler, arzu.
meflru:
dinin müsaade etti¤i.
mevcudat:
varlklar.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
tna giren.
muvaffak:
baflarl, ulaflr.
müfarakat:
ayrlma.
nazdar:
nazl.
nazenin:
nazl.
nazik:
narin, ince.
nükte:
ince söz ve mana.
sair:
di¤er.
say:
çalflma.
flayan- temafla:
seyretmeye de-
¤er.
flimendifer:
tren.
tabir:
yorum, yorumlama.
tasavvur-u zeval:
her hangi bir
fleyin yok olaca¤n düflünme.
tavren:
tavrla, davranflla.
teshir:
boyun e¤dirme.
vakit:
zaman.
zaaf:
zayflk.
acz:
zayflk, güçsüzlük.
aflr- miflar:
yüzde bir.
cây- dikkat:
dikkate edile-
cek nokta.
cilve-i rahmet:
rahmet gö-
rüntüsü.
dua:
Allaha yalvarma, iste-
me.
eda:
ödeme.
elem:
ac üzüntü.
hademe:
hizmetçi.
hâlen:
hâl ile, hareketle, dav-