Fakat o insan, infial ve kabul ve dua ve sual cihetinde,
flu dünya hannda aziz bir yolcudur. Ve öyle bir Kerîme
misafir olmufl ki, nihayetsiz rahmet hazinelerini ona aç-
mfl ve hadsiz bedî masnuatn ve hizmetkârlarn ona
musahhar etmifl. Ve o misafirin tenezzühüne ve temafla-
sna ve istifadesine öyle büyük bir daire açp müheyya et-
mifltir ki, o dairenin nsf- kutru, yani merkezden muhit
hattna kadar gözün kesti¤i miktar, belki hayalin gitti¤i
yere kadar genifltir ve uzundur.
flte, e¤er insan enaniyetine istinat edip hayat- dünye-
viyeyi gaye-i hayal ederek, derd-i maiflet içinde muvak-
kat baz lezzetler için çalflsa, gayet dar bir daire içinde
bo¤ulur, gider. Ona verilen bütün cihazat ve alât ve leta-
if, ondan flikâyet ederek, haflirde onun aleyhinde flaha-
det edeceklerdir ve davac olacaklardr. E¤er kendini mi-
safir bilse, misafir oldu¤u Zat- Kerîmin izni dairesinde
sermaye-i ömrünü sarf etse, öyle genifl bir daire içinde
uzun bir hayat- ebediye için güzel çalflr ve teneffüs edip
istirahat eder; sonra âlâyilliyyine kadar gidebilir. Hem
de, bu insana verilen bütün cihazat ve alât, ondan mem-
nun olarak ahirette lehinde flahadet ederler.
Evet, insana verilen bütün cihazat- acibe, bu ehemmi-
yetsiz hayat- dünyeviye için de¤il, belki pek ehemmiyet-
li bir hayat- bâkiye için verilmifller. Çünkü, insan hayva-
na nispet etsek, görüyoruz ki, insan, cihazat ve alât
itibaryla çok zengindir, yüz derece hayvandan daha zi-
yadedir. Hayat- dünyeviye lezzetinde ve hayvanî yaflay-
flnda, yüz derece afla¤ düfler. Çünkü, her gördü¤ü
SÖZLER | 517
Y
RM
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
dine güvenme.
gaye-i hayal:
hayal edilen gaye,
ideal.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
han:
yolcularn misafir oldu¤u bi-
na.
haflir:
kyametten sonra bütün
insanlarn diriltilip, bir yere top-
lanmalar.
hayat- bâkiye:
sonsuz hayat,
ahiret hayat.
hayat- dünyeviye:
dünyaya ha-
yat.
hayat- ebediye:
ebedî ve son-
suz hayat.
hayvanî:
biyolojik, bedeni ihti-
yaçlar bakmndan.
hizmetkâr:
hizmetçi.
infial:
her hangi bir fiile ya da et-
kiye maruz kalkma.
istifade:
faydalanma.
istinat:
dayanma.
istirahat:
dinlenme.
Kerîm:
ikram ve ihsan bol olan
anlamnda Allahn bir ismi.
leh:
onun faydasna, ondan yana.
letaif:
ince duygular.
masnuat:
sanatla yaplmfl fleyler.
muhit:
çevre.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
tna giren.
muvakkat:
geçici.
müheyya:
hazr.
nihayetsiz:
sonsuz.
nispet:
kyaslama, karfllafltrma.
nsf- kutr:
yarçap.
rahmet:
maddî ve manevî nimet-
ler.
sarf:
harcama.
sermaye-i ömür:
ömür sermaye-
si.
sual:
isteme.
flahadet:
flahitlik.
temafla:
bakma, bakp seyretme.
teneffüs:
nefes alma.
tenezzüh:
gezinti, e¤lenmek
amacyla yaplan gezinti.
Zat- Kerîm:
Cömert zat, kerem
sahibi Allah.
ziyade:
çok, fazla.
ahiret:
öbür dünya, kyamet-
ten sonra kurulacak olan
âlem.
alât:
aletler.
âlâyilliyyin:
yücelerin yüce-
si.
aleyh:
onun zararna, ona
karfl.
aziz:
muhterem, saygn.
bedî:
eflsiz güzel.
cihazat:
cihazlar; kendilerine
ihtiyaç duyulan maddî mane-
vî organlar.
cihazat- acibe:
flaflrtc ci-
hazlar, organlar.
cihet:
yön.
derd-i maiflet:
geçim sknts.
dua:
Allaha yalvarma, iste-
me.
ehemmiyetli:
kymetli, de-
¤erli.
ehemmiyetsiz:
kymetsiz,
de¤ersiz.
enaniyet:
benlik, gurur, ken-