Sözler - page 517

Fakat o insan, infial ve kabul ve dua ve sual cihetinde,
flu dünya han›nda aziz bir yolcudur. Ve öyle bir Kerîm’e
misafir olmufl ki, nihayetsiz rahmet hazinelerini ona aç-
m›fl ve hadsiz bedî masnuat›n› ve hizmetkârlar›n› ona
musahhar etmifl. Ve o misafirin tenezzühüne ve temafla-
s›na ve istifadesine öyle büyük bir daire aç›p müheyya et-
mifltir ki, o dairenin n›sf-› kutru, yani merkezden muhit
hatt›na kadar gözün kesti¤i miktar, belki hayalin gitti¤i
yere kadar genifltir ve uzundur.
‹flte, e¤er insan enaniyetine istinat edip hayat-› dünye-
viyeyi gaye-i hayal ederek, derd-i maiflet içinde muvak-
kat baz› lezzetler için çal›flsa, gayet dar bir daire içinde
bo¤ulur, gider. Ona verilen bütün cihazat ve alât ve leta-
if, ondan flikâyet ederek, haflirde onun aleyhinde flaha-
det edeceklerdir ve davac› olacaklard›r. E¤er kendini mi-
safir bilse, misafir oldu¤u Zat-› Kerîm’in izni dairesinde
sermaye-i ömrünü sarf etse, öyle genifl bir daire içinde
uzun bir hayat-› ebediye için güzel çal›fl›r ve teneffüs edip
istirahat eder; sonra âlây›illiyyine kadar gidebilir. Hem
de, bu insana verilen bütün cihazat ve alât, ondan mem-
nun olarak ahirette lehinde flahadet ederler.
Evet, insana verilen bütün cihazat-› acibe, bu ehemmi-
yetsiz hayat-› dünyeviye için de¤il, belki pek ehemmiyet-
li bir hayat-› bâkiye için verilmifller. Çünkü, insan› hayva-
na nispet etsek, görüyoruz ki, insan, cihazat ve alât
itibar›yla çok zengindir, yüz derece hayvandan daha zi-
yadedir. Hayat-› dünyeviye lezzetinde ve hayvanî yaflay›-
fl›nda, yüz derece afla¤› düfler. Çünkü, her gördü¤ü
SÖZLER | 517
Y
‹RM‹
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
dine güvenme.
gaye-i hayal:
hayal edilen gaye,
ideal.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
han:
yolcular›n misafir oldu¤u bi-
na.
haflir:
k›yametten sonra bütün
insanlar›n diriltilip, bir yere top-
lanmalar›.
hayat-› bâkiye:
sonsuz hayat,
ahiret hayat›.
hayat-› dünyeviye:
dünyaya ha-
yat›.
hayat-› ebediye:
ebedî ve son-
suz hayat.
hayvanî:
biyolojik, bedeni ihti-
yaçlar bak›m›ndan.
hizmetkâr:
hizmetçi.
infial:
her hangi bir fiile ya da et-
kiye maruz kalkma.
istifade:
faydalanma.
istinat:
dayanma.
istirahat:
dinlenme.
Kerîm:
“ikram ve ihsan› bol olan”
anlam›nda Allah’›n bir ismi.
leh:
onun faydas›na, ondan yana.
letaif:
ince duygular.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
muhit:
çevre.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
t›na giren.
muvakkat:
geçici.
müheyya:
haz›r.
nihayetsiz:
sonsuz.
nispet:
k›yaslama, karfl›laflt›rma.
n›sf-› kutr:
yarݍap.
rahmet:
maddî ve manevî nimet-
ler.
sarf:
harcama.
sermaye-i ömür:
ömür sermaye-
si.
sual:
isteme.
flahadet:
flahitlik.
temafla:
bakma, bak›p seyretme.
teneffüs:
nefes alma.
tenezzüh:
gezinti, e¤lenmek
amac›yla yap›lan gezinti.
Zat-› Kerîm:
Cömert zat, kerem
sahibi Allah.
ziyade:
çok, fazla.
ahiret:
öbür dünya, k›yamet-
ten sonra kurulacak olan
âlem.
alât:
aletler.
âlây›illiyyin:
yücelerin yüce-
si.
aleyh:
onun zarar›na, ona
karfl›.
aziz:
muhterem, sayg›n.
bedî:
eflsiz güzel.
cihazat:
cihazlar; kendilerine
ihtiyaç duyulan maddî mane-
vî organlar.
cihazat-› acibe:
flafl›rt›c› ci-
hazlar, organlar.
cihet:
yön.
derd-i maiflet:
geçim s›k›nt›s›.
dua:
Allah’a yalvarma, iste-
me.
ehemmiyetli:
k›ymetli, de-
¤erli.
ehemmiyetsiz:
k›ymetsiz,
de¤ersiz.
enaniyet:
benlik, gurur, ken-
1...,507,508,509,510,511,512,513,514,515,516 518,519,520,521,522,523,524,525,526,527,...1482
Powered by FlippingBook