Sözler - page 519

‹flte, edna bir fluuru olan anlar ki, ikinci hizmetkâra ve-
rilen bin alt›n, bir kat elbise almak için de¤ildir; belki,
mühim bir ticaret içindir.
Aynen onun gibi, insandaki cihazat-› maneviye ve le-
taif-i insaniye ki, her birisi hayvana nispeten yüz derece
inbisat etmifl. Meselâ, güzelli¤in bütün meratibini fark
eden insan gözü ve taamlar›n bütün çeflit çeflit ezvak-›
mahsusalar›n› temyiz eden insan›n zaika-i lisaniyesi ve
hakaik›n bütün inceliklerine nüfuz eden insan›n akl› ve
kemalât›n bütün enva›na müfltak insan›n kalbi gibi, sair
cihazlar›, aletleri nerede? Hayvan›n pek basit, yaln›z bir
iki mertebe inkiflaf etmifl aletleri nerede? Yaln›z flu kadar
fark var ki, hayvan, kendine has bir amelde—münhas›-
ran o hayvanda bir cihaz-› mahsus-ziyade inkiflaf eder.
Fakat o inkiflaf, hususîdir.
‹nsan›n cihazat cihetiyle zenginli¤i flu s›rdand›r ki: Ak›l
ve fikir sebebiyle, insan›n hasseleri, duygular› fazla inki-
flaf ve inbisat peyda etmifltir. Ve ihtiyacat›n kesreti sebe-
biyle, çok çeflit çeflit hissiyat peyda olmufltur. Ve hassasi-
yeti çok tenevvü etmifl; ve f›trat›n camiiyeti sebebiyle,
pek çok makas›da müteveccih arzulara medar olmufl; ve
pek çok vazife-i f›triyesi bulundu¤u sebebiyle, alât ve ci-
hazat› ziyade inbisat peyda etmifltir. Ve ibadat›n bütün
enva›na müstait bir f›tratta yarat›ld›¤› için, bütün kema-
lât›n tohumlar›na cami bir istidat verilmifltir.
‹flte flu derece cihazatça zenginlik ve sermayece kes-
ret, elbette ehemmiyetsiz, muvakkat flu hayat-› dünyevi-
yenin tahsili için verilmemifltir. Belki, flöyle bir insan›n
SÖZLER | 519
Y
‹RM‹
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
hayat-› dünyeviye:
dünya haya-
t›.
hissiyat:
hisler, duygular.
hizmetkâr:
hizmetçi.
hususî:
flahsî, özel.
ibadat:
ibadetler.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar.
inbisat peyda etmek:
geliflme
göstermek.
inbisat:
yay›lma, geniflleme, aç›-
l›p geliflme.
inkiflaf:
aç›lma, geliflme.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kemalât:
mükemmellikler, ol-
gunluklar.
kesret:
çokluk.
letaif-i insaniye:
insan›n manevî
duygular›.
medar:
sebep.
meratip:
mertebeler, dereceler.
mertebe:
derece.
muvakkat:
geçici.
mühim:
önemli.
münhas›ran:
sadece.
müstait:
kabiliyetli kimse.
müfltak:
arzulu.
müteveccih:
yönelen.
nispeten:
oranla, k›yasla.
nüfuz:
içine girebilme; anlayabil-
me.
peyda:
hâz›r hale gelmek.
sair:
di¤er, baflka.
sermaye:
ana para.
s›r:
sebep, hakikat.
fluur:
bilinç.
taam:
yemek.
tahsil:
elde etme.
temyiz:
inceleyip seçme, ay›rt et-
me.
tenevvü:
çeflitlenme.
ticaret:
al›fl, verifl.
vazife-i f›triye:
yarat›l›fla ait vazi-
fe.
zaika-i lisaniye:
dilin tad alma
hissi.
ziyade:
çok, fazla.
alât:
aletler.
arzu:
istek.
cami:
toplayan, içine alan.
camiiyet:
farkl› bir çok özelli-
¤i içinde bulundurma.
cihaz:
aza, organ.
cihazat:
cihazlar, maddî ve
manevî organlar, duygular.
cihazat-› maneviye:
manevî
organlar; hisler ve duygular.
cihaz-› mahsus:
tek bir kabi-
liyet, yetenek.
cihet:
yön.
edna:
en afla¤›, en küçük.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
enva:
çeflitler.
ezvak-› mahsusa:
özel zevk-
ler.
f›trat:
yarat›l›fl, maddî ve ma-
nevî yap›.
hakaik:
gerçekler.
has:
kendine ait
hassasiyet:
hassasl›k.
hasse:
duyu, duygu.
1...,509,510,511,512,513,514,515,516,517,518 520,521,522,523,524,525,526,527,528,529,...1482
Powered by FlippingBook