Sözler - page 513

büyük bir ehemmiyeti bulunuyor. Çünkü, Fât›r-› Hakîm,
insan›n mahiyet-i maneviyesinde nihayetsiz azîm bir acz
ve hadsiz cesim bir fakr derç etmifltir—tâ ki, kudreti
nihayetsiz bir Kadîr-i Rahîm ve g›nâs› nihayetsiz bir Ga-
nî-i Kerîm bir Zat›n hadsiz tecelliyat›na cami genifl bir
âyine olsun.
Evet, insan bir çekirde¤e benzer. Nas›l ki, o çekirde¤e
Kudretten manevî ve ehemmiyetli cihazat ve kaderden
ince ve k›ymetli program verilmifl. Tâ ki, toprak alt›nda
çal›fl›p, tâ o dar âlemden ç›k›p, genifl olan hava âlemine
girip, Hâl›k’›ndan istidat lisan›yla bir a¤aç olmas›n› iste-
yip, kendine lây›k bir kemal bulsun. E¤er o çekirdek, su-
imizac›ndan dolay›, ona verilen cihazat-› maneviyeyi,
toprak alt›nda baz› mevadd-› muz›rray› celbine sarf etse,
o dar yerde, k›sa bir zamanda, faydas›z tefessüh edip
çürüyecektir. E¤er o çekirdek, o manevî cihazat›n›,
1
i'
ƒs
ĉdGn
h u
Ön
ër
dG o
?p
dÉn
a
’n›n emr-i tekvinîsini imtisal edip,
hüsnüistimal etse, o dar âlemden ç›kacak meyvedar ko-
ca bir a¤aç olmakla, küçücük cüz’î hakikati ve ruh-u ma-
nevîsi, büyük bir hakikat-i külliye suretini alacakt›r.
‹flte, aynen onun gibi, insan›n mahiyetine, kudretten
ehemmiyetli cihazat ve kaderden k›ymetli programlar
tevdi edilmifl.
E¤er insan, flu dar âlem-i arzîde, hayat-› dünyeviye
topra¤› alt›nda, o cihazat-› maneviyesini nefsin hevesat›-
na sarf etse, bozulan çekirdek gibi, bir cüz’î telezzüz için,
SÖZLER | 513
Y
‹RM‹
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
derç:
yerlefltirme.
ehemmiyet:
k›ymet, de¤er.
emr-i tekvinî:
yaratma emri.
fakr:
fakirlik.
Fât›r-› Hakîm:
her varl›k türünü
farkl› yap›da ve belirli bir amaca
yönelik yaratan Allah.
Ganî-i Kerîm:
kimseye muhtaç
olmayan, sonsuz ikram ve gerçek
zenginlik sahibi Allah.
g›nâ:
zenginlik.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikat-i külliye:
büyük gerçek.
Hâl›k:
yoktan yaratan Allah.
hayat-› dünyeviye:
dünya haya-
t›.
hevesat:
hevesler, istekler.
hüsnüistimal:
iyi ve yerinde kul-
lanma.
imtisal:
yerine getirme, boyun
e¤me.
istidat:
potansiyel kabiliyet, ye-
tenek.
kader:
Cenab-› Hakk›n takdir ve
tayin etmesi.
Kadîr-i Rahîm:
çok merhametli
olan ve her fleye gücü yeten, Al-
lah.
kemal:
mükemmellik.
kudret:
güç, kudret.
lisan:
dil.
mahiyet:
yap›.
mahiyet-i manevîye:
manevî
yap›.
manevî cihazat:
manevî dona-
n›m, cihazlar.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mevadd-› muz›rra:
zararl› mad-
deler.
meyvedar:
meyveli.
nefis:
insan›n kötülü¤ü isteyen
ve sevk eden yan›.
nihayetsiz:
sonsuz.
program:
yap›lacak ifller için ön-
ceden haz›rlanm›fl tasar›, plan.
ruh-u manevî:
manevî ruh, prog-
ram.
sarf:
harcama.
suimizaç:
kötü huy.
suret:
flekil.
tecelliyat:
Allah’›n isimlerinin
manalar›n› icra etmesi.
tefessüh:
bozulma.
telezzüz:
lezzet alma.
tevdi:
emanet olarak b›rakma.
zat:
kifli, flah›s.
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük.
âlem:
ortam.
âyine:
ayna.
azîm:
büyük.
cami:
toplayan, içine alan.
celp:
kendine çekmek.
cesim:
çok büyük.
cihazat:
lüzumlu azalar, or-
ganlar.
cihazat-› maneviye:
manevî
donan›m, cihazlar.
cüz’î hakikat:
küçük bir ger-
çek.
cüz’î:
az.
dane:
çekirdek.
1.
Daneleri ve çekirdekleri çatlatan Allah. (En’am Suresi: 95.)
1...,503,504,505,506,507,508,509,510,511,512 514,515,516,517,518,519,520,521,522,523,...1482
Powered by FlippingBook