büyük bir ehemmiyeti bulunuyor. Çünkü, Fâtr- Hakîm,
insann mahiyet-i maneviyesinde nihayetsiz azîm bir acz
ve hadsiz cesim bir fakr derç etmifltirtâ ki, kudreti
nihayetsiz bir Kadîr-i Rahîm ve gnâs nihayetsiz bir Ga-
nî-i Kerîm bir Zatn hadsiz tecelliyatna cami genifl bir
âyine olsun.
Evet, insan bir çekirde¤e benzer. Nasl ki, o çekirde¤e
Kudretten manevî ve ehemmiyetli cihazat ve kaderden
ince ve kymetli program verilmifl. Tâ ki, toprak altnda
çalflp, tâ o dar âlemden çkp, genifl olan hava âlemine
girip, Hâlkndan istidat lisanyla bir a¤aç olmasn iste-
yip, kendine lâyk bir kemal bulsun. E¤er o çekirdek, su-
imizacndan dolay, ona verilen cihazat- maneviyeyi,
toprak altnda baz mevadd- muzrray celbine sarf etse,
o dar yerde, ksa bir zamanda, faydasz tefessüh edip
çürüyecektir. E¤er o çekirdek, o manevî cihazatn,
1
i'
s
ĉdGn
h u
Ön
ër
dG o
?p
dÉn
a
nn emr-i tekvinîsini imtisal edip,
hüsnüistimal etse, o dar âlemden çkacak meyvedar ko-
ca bir a¤aç olmakla, küçücük cüzî hakikati ve ruh-u ma-
nevîsi, büyük bir hakikat-i külliye suretini alacaktr.
flte, aynen onun gibi, insann mahiyetine, kudretten
ehemmiyetli cihazat ve kaderden kymetli programlar
tevdi edilmifl.
E¤er insan, flu dar âlem-i arzîde, hayat- dünyeviye
topra¤ altnda, o cihazat- maneviyesini nefsin hevesat-
na sarf etse, bozulan çekirdek gibi, bir cüzî telezzüz için,
SÖZLER | 513
Y
RM
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
derç:
yerlefltirme.
ehemmiyet:
kymet, de¤er.
emr-i tekvinî:
yaratma emri.
fakr:
fakirlik.
Fâtr- Hakîm:
her varlk türünü
farkl yapda ve belirli bir amaca
yönelik yaratan Allah.
Ganî-i Kerîm:
kimseye muhtaç
olmayan, sonsuz ikram ve gerçek
zenginlik sahibi Allah.
gnâ:
zenginlik.
hadsiz:
snrsz.
hakikat-i külliye:
büyük gerçek.
Hâlk:
yoktan yaratan Allah.
hayat- dünyeviye:
dünya haya-
t.
hevesat:
hevesler, istekler.
hüsnüistimal:
iyi ve yerinde kul-
lanma.
imtisal:
yerine getirme, boyun
e¤me.
istidat:
potansiyel kabiliyet, ye-
tenek.
kader:
Cenab- Hakkn takdir ve
tayin etmesi.
Kadîr-i Rahîm:
çok merhametli
olan ve her fleye gücü yeten, Al-
lah.
kemal:
mükemmellik.
kudret:
güç, kudret.
lisan:
dil.
mahiyet:
yap.
mahiyet-i manevîye:
manevî
yap.
manevî cihazat:
manevî dona-
nm, cihazlar.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mevadd- muzrra:
zararl mad-
deler.
meyvedar:
meyveli.
nefis:
insann kötülü¤ü isteyen
ve sevk eden yan.
nihayetsiz:
sonsuz.
program:
yaplacak ifller için ön-
ceden hazrlanmfl tasar, plan.
ruh-u manevî:
manevî ruh, prog-
ram.
sarf:
harcama.
suimizaç:
kötü huy.
suret:
flekil.
tecelliyat:
Allahn isimlerinin
manalarn icra etmesi.
tefessüh:
bozulma.
telezzüz:
lezzet alma.
tevdi:
emanet olarak brakma.
zat:
kifli, flahs.
acz:
zayflk, güçsüzlük.
âlem:
ortam.
âyine:
ayna.
azîm:
büyük.
cami:
toplayan, içine alan.
celp:
kendine çekmek.
cesim:
çok büyük.
cihazat:
lüzumlu azalar, or-
ganlar.
cihazat- maneviye:
manevî
donanm, cihazlar.
cüzî hakikat:
küçük bir ger-
çek.
cüzî:
az.
dane:
çekirdek.
1.
Daneleri ve çekirdekleri çatlatan Allah. (Enam Suresi: 95.)