Sözler - page 504

ile yalvarmakt›r; ve istemek ve dua etmektir. Yani, aczin
ve fakr›n cenahlar›yla makam-› âlâ-i ubudiyete uçmakt›r.
Demek, insan bu âleme ilim ve dua vas›tas›yla tekem-
mül etmek için gelmifltir. Mahiyet ve istidat itibar›yla her
fley ilme ba¤l›d›r. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esas› ve
madeni ve nuru ve ruhu, marifetullaht›r. Ve onun üssüle-
sas› da iman-› billâht›r.
Hem insan, nihayetsiz acziyle nihayetsiz beliyyata ma-
ruz ve hadsiz a’dân›n hücumuna müptelâ ve nihayetsiz
fakr›yla beraber nihayetsiz hacata giriftar ve nihayetsiz
metalibe muhtaç oldu¤undan, vazife-i asliye-i f›triyesi,
imandan sonra duad›r. Dua ise, esas-› ubudiyettir.
Nas›l, bir çocuk, eli yetiflmedi¤i bir meram›n›, bir ar-
zusunu elde etmek için ya a¤lar, ya ister; yani, ya fiilî, ya
kavlî lisan-› acziyle, bir dua eder, maksuduna muvaffak
olur. Öyle de, insan, bütün zîhayat âlemi içinde nazik,
nazenin, nazdar bir çocuk hükmündedir. Rahmanirra-
hîm’in dergâh›nda, ya zaaf ve acziyle a¤lamak veya fakr
ve ihtiyac›yla dua etmek gerektir; tâ ki, makas›d› ona
musahhar olsun veya teshirin flükrünü eda etsin. Yoksa,
bir sinekten vaveylâ eden ahmak ve haylaz bir çocuk gi-
bi, “Ben kuvvetimle bu kabil-i teshir olmayan ve bin de-
rece ondan kuvvetli olan acip fleyleri teshir ediyorum. Ve
fikir ve tedbirimle kendime itaat ettiriyorum” deyip küf-
ran-› nimete sapmak, insaniyetin f›trat-› asliyesine z›t ol-
du¤u gibi, fliddetli bir azaba kendini müstahak eder.
acip:
tuhaf, hayret veren.
âciz:
zay›f, güçsüz.
acz:
güçsüzlük.
a’dâ:
düflman.
ahmak:
pek ak›ls›z.
âlem:
dünya.
arzu:
istek.
azap:
büyük s›k›nt›, fliddetli ac›.
beliyyat:
belâlar.
cenah:
kanat.
derece:
mertebe.
dergâh:
makam, huzur.
dua:
Allah’a yalvarmak, istemek.
eda:
yerine getirme.
esas:
as›l, temel.
esas-› ubudiyet:
kullu¤un asl›,
kullu¤un esas›, temeli.
fakr:
fakirlik.
fiilî:
fiillerle, hareketlerle.
f›trat-› asliye:
aslî yarat›l›fl.
giriftar:
yakalanm›fl.
hacat:
ihtiyaçlar.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
haylaz:
hofla gitmeyen davran›fl-
larda bulunan.
hüküm:
konum, durum.
ilim:
hakikati ifade eden bilgi.
iman:
Allah’a inanma.
iman-› billâh:
Allah’a iman.
insaniyet:
insanl›k.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
itaat:
boyun e¤me.
kabil-i teshir:
boyun e¤dirilebi-
len, itaat ettirilen.
kavlî:
sözle, konuflarak.
küfran-› nimet:
Allah’›n verdi¤i
nimetleri inkâr etme, nankörlük.
lisan-› acz:
zay›fl›k ve güçsüzlü-
¤ün dili.
maden:
kaynak.
mahiyet:
nitelik, yap›.
makam-› âlâ-i ubudiyet:
kullu-
¤un en yüce makam›.
makas›d:
maksatlar, gayeler.
maksut:
istenilen fley, arzu.
marifetullah:
Allah’› tan›ma, an-
lama, bilme.
maruz:
bir fleyin karfl›s›nda ve te-
siri alt›nda bulunan.
meram:
arzu, istek.
metalip:
talep olunan, istenen
fleyler.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
t›na giren.
muvaffak:
ulaflmak, elde etmek.
müptelâ:
tutulmufl.
müstahak:
hak eden.
nazdar:
nazl›.
nazenin:
narin, ince yap›l›.
nazik:
çabuk incinen.
nihayetsiz:
sonsuz.
nur:
ayd›nl›k, ›fl›k.
Rahmanirrahîm:
flefkatli,
merhametli, koruyan Allah.
ruh:
öz, can.
flükür:
Allah’›n nimetlerine
karfl› memnunluk gösterme.
tedbir:
idare etme.
tekemmül:
mükemmellefl-
me, olgunlaflma.
teshir:
emrine itaat ettirme,
boyun e¤dirme.
ulûm-u hakikiye:
gerçek
ilimler.
üssülesas:
hakikî sa¤lam te-
mel.
vas›ta:
arac›.
vaveylâ:
盤l›k, feryat.
vazife-i asliye-i f›triye:
yara-
t›l›fla ait as›l vazife.
zaaf:
zay›fl›k, güçsüzlük.
zîhayat:
hayat sahibi, canl›lar.
z›t:
bir fleyin aksi, tersi.
504 | SÖZLER
Y
‹RM‹
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,494,495,496,497,498,499,500,501,502,503 505,506,507,508,509,510,511,512,513,514,...1482
Powered by FlippingBook