Bu srr bir temsil ile beyan edece¤iz. Meselâ, insanla-
rn sanatlar içinde, nasl ki maddenin kymeti ile sanatn
kymeti ayr ayrdr; bazen müsavi, bazen madde daha
kymettar, bazen oluyor ki, befl kuruflluk demir gibi bir
maddede befl liralk bir sanat bulunuyor. Belki bazen, an-
tika olan bir sanat, bir milyon kymeti ald¤ hâlde, mad-
desi befl kurufla da de¤miyor. flte öyle antika bir sanat,
antikaclarn çarflsna gidilse, harikapifle ve pek eski hü-
nerver sanatkârna nispet ederek, o sanatkâr yâd et-
mekle ve o sanatla teflhir edilse, bir milyon fiyatla satlr.
E¤er kaba demirciler çarflsna gidilse, befl kuruflluk bir
demir pahasna alnabilir.
flte insan, Cenab- Hakkn böyle antika bir sanatdr
ve en nazik ve nazenin bir mucize-i kudretidir ki, insan
bütün esmasnn cilvesine mazhar ve nakfllarna medar
ve kâinata bir misal-i musa¤¤ar suretinde yaratmfltr.
E¤er, nur-u iman, içine girse, üstündeki bütün mani-
dar nakfllar o flkla okunur. O mümin, fluur ile okur ve
o intisapla okutur. Yani, Sâni-i Zülcelâlin masnuuyum,
mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharm gibi ma-
nalarla, insandaki sanat- Rabbaniye tezahür eder. De-
mek, Sâniine intisaptan ibaret olan iman, insandaki bü-
tün âsâr- sanat izhar eder. nsann kymeti, o sanat-
Rabbaniyeye göre olur ve âyine-i Samedâniye itibaryla-
dr. O hâlde, flu ehemmiyetsiz olan insan, flu itibarla bü-
tün mahlûkat üstünde bir muhatab- lâhî ve Cennete lâ-
yk bir misafir-i Rabbanî olur.
antika:
kymetli, de¤erli.
âsâr- sanat:
sanat eserleri.
âyine-i Samedâniye:
Allahn hiç-
bir fleye muhtaç olmayfln ve
her fleyin Ona muhtaç oldu¤u
Samed isminin tecelli etti¤ini
gösteren ayna.
beyan:
açklama.
cilve:
güzel ve hofl bir biçimde
görünme, yansma.
ehemmiyet:
önem.
esma:
isimler.
hâl:
durum.
harikapifle:
harika ifller yapan.
hünerver:
hünerli, becerikli.
ibaret:
meydana gelen.
iman:
Allaha ve slâmn gerekli
olan esaslarna inanma.
intisap:
mensup olma, ba¤llk.
itibar:
de¤er.
izhar:
gösterme.
kerem:
lütuf, ihsan, ba¤fl.
kymet:
de¤er.
kymettar:
de¤erli.
lâyk:
uygun, yakflr.
mahlûk:
yaratlmfl, canl varlk.
mahlûkat:
yaratlmfllar.
manidar:
manal, anlaml.
masnu:
sanatla yaplmfl.
mazhar:
sahip olmufl, eriflmifl,
yansma, görünme yeri.
medar:
dayanak noktas, sebep.
misafir-i Rabbanî:
Allahn misa-
firi.
misal-i musa¤¤ar:
küçültülmüfl
örnek.
mucize-i kudret:
Allahn kudre-
tinin mucizesi.
muhatab- lâhî:
Allahn hitap et-
ti¤i kimse.
mümin:
iman esaslarna inanan,
Müslüman.
müsavi:
eflit.
nakfl:
iflleme, süsleme.
nazenin:
nazl.
nazik:
güzel, zarif.
nispet:
ilgi, ba¤, alâka.
nur-u iman:
imandan gelen
nur, flk.
paha:
fiyat.
rahmet:
acma, merhamet
etme.
sanat:
ustalk, yaplan güzel
ifl, hüner.
sanatkâr:
sanat eseri ortaya
koyan kimse.
sanat- Rabbaniye:
Allahn
sanat.
Sâni:
Her fleyi sanatl olarak
yaratan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi, her fleyi sanat-
la yaratan, Allah.
suret:
biçim, flekil.
sr:
hakikat.
fluur:
bilinç, akl.
temsil:
benzetme.
teflhir:
sergileme.
tezahür:
görünme, ortaya
çkma.
yâd:
anma, hatra getirme.
496 | SÖZLER
Y
RM
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ