Aynen öyle de, flu mevcudat- seyyale, vücutlaryla ve
hayatlaryla Vacibül-Vücudun vücup ve vücuduna ve
ehadiyetine flahadet ettikleri gibi, zevalleriyle, ölümleriy-
le o Vacibül-Vücudun ezeliyetine, sermediyetine ve
ehadiyetine flahadet ederler.
Evet, gece-gündüz, kfl ve yaz, asrlar ve devirlerin de-
¤iflmesiyle gurup ve uful içinde teceddüt eden ve tazele-
nen masnuat- cemîle, mevcudat- lâtife, elbette bir âlî ve
sermedî ve daimüttecelli bir Cemal Sahibinin vücut ve
beka ve vahdetini gösterdikleri gibi; o masnuat, esbab-
zahiriye-i süfliyeleriyle beraber zeval bulup ölmeleri, o
esbabn hiçli¤ini ve bir perde oldu¤unu gösteriyorlar. fiu
hâl katiyen ispat eder ki, flu sanatlar, flu nakfllar, flu cil-
veler bütün esmas kudsiye ve cemîle olan bir Zat- Ce-
mîl-i Zülcelâlin tazelenen sanatlardr, tahavvül eden na-
kfllardr, taharrük eden âyineleridir, birbiri arkasndan
gelen sikkeleridir, hikmetle de¤iflen hatemleridir.
E l hâ s l
: fiu kitab- kebir-i kâinat, nasl ki vücut ve
vahdete dair ayat- tekviniyeyi bize ders veriyor; öyle de,
o Zat- Zülcelâlin bütün evsaf- kemaliye ve cemaliye ve
celâliyesine de flahadet eder ve kusursuz ve noksansz
kemal-i zatîsini ispat ederler. Çünkü, bedihîdir ki, bir
eserde kemal, o eserin menfle ve mebdei olan fiilin ke-
maline delâlet eder. Fiilin kemali ise, ismin kemaline; ve
ismin kemali sfatn kemaline; ve sfatn kemali flen-i za-
tînin kemaline; ve flenin kemali o zat- zîfluunun kemali-
ne hadsen ve zarureten ve bedaheten delâlet eder.
SÖZLER | 487
Y
RM
KNC
S
ÖZ
ye ve celâliy
e: Cenab- Hakkn
mükemmel, güzel ve büyüklük
sfatlar.
ezeliyet:
öncesi, bafllangc olma-
ma.
gurup:
batma.
hadsen:
sezerek, çabuk bir anla-
yflla.
hâl:
durum.
hatem:
mühür, damga.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak faydal ve tam ye-
rinde olmas.
ispat:
kantlama.
katiyen:
kesinlikle.
kemal:
mükemmellik, kusursuz-
luk.
Kemal-i Zatî:
Allahn, Zatnn mü-
kemmelli¤i, kusursuzlu¤u.
kitab- kebir-i kâinat:
büyük kâ-
inat kitab.
kudsiye:
kutsal, kusursuz ve yü-
ce.
masnuat:
sanatl olarak yaratl-
mfl varlklar.
masnuat- cemîle:
güzel ve sa-
natl yaratlmfl varlklar.
mebde:
bafllangç.
menfle:
kaynak.
mevcudat- lâtife:
çok hofl ve
çok güzel varlklar.
mevcudat- seyyale:
akp giden
varlklar.
nakfl:
iflleme.
noksansz:
eksiksiz.
sanat:
ustaca ve güzelce yaratl-
mfl varlklar.
sermedî:
sürekli, devaml.
sermediyet:
süreklilik, sonsuzluk.
sikke:
mühür, iflaret.
sfat:
nitelik, özellik.
flahadet:
flahitlik, tanklk.
flen:
kabiliyet; özellik.
flen-i zatî:
zatn lâzm olan ve
hiç ayrlmayan kabiliyet.
taharrük:
hareket etme.
tahavvül:
de¤iflme.
teceddüt:
yenilenme.
uful:
batfl.
Vacibül-Vücud:
varl¤ zorunlu
olan, var olmak için hiç bir sebe-
be ihtiyac olmayan Allah.
vahdet:
birlik.
vücup:
varl¤ gerekli ve zorunlu
olma.
vücut:
beden; varlk, var olufl.
zarureten:
zorunlu olarak.
Zat- Cemîl-i Zülcelâl:
snrsz yü-
celik, haflmet ve güzellik sahibi
Allah.
zat- zîfluun:
kabiliyetler sahibi
zat.
Zat- Zülcelâl:
celâl ve büyüklük
sahibi zat, Allah.
zeval:
yok olma, sona erme.
âlî:
yüce.
ayat- tekviniye:
yaratlfla
ait ayetler, deliller.
âyine:
ayna.
bedaheten:
apaçk olarak.
bedihî:
apaçk, belli.
beka:
devamllk, süreklilik.
Cemal Sahibi:
sonsuz güzellik
sahibi olan Allah.
cemîle:
çok güzel.
cilve:
yansma görünme.
daimüttecelli:
aralksz görü-
nen, tecelli eden.
dair:
ait, ilgili.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ehadiyet:
Allahn her bir fley-
de birli¤ini göstermesi.
elhâsl:
sonuç olarak.
esbab- zahiriye- süfliye:
görünürdeki basit ve de¤ersiz
sebepler.
esbap:
sebepler.
esma:
isimler.
evsaf- kemaliye ve cemali-