Sözler - page 479

tabakas›n› üstümüzden kald›rabilir misin? Yeri düzeltip
bizi ondan geçirebilir misin?” istib’at suretinde söylenir
mi?
fiu zeminin yüzünde yaz zaman›nda bir sikke-i tevhidi
gördün. fiimdi bak: Gayet basîrâne ve hakîmâne zemin
yüzündeki flu tasarrufat-› azîme-i bahariye üstünde, bir
hatem-i vahidiyet gayet aflikâre görünüyor. Çünkü, flu ic-
raat bir vüs’at-i mutlaka içinde ve o vüs’atle beraber bir
sür’at-i mutlaka ile ve o sür’at ile beraber bir sahavet-i
mutlaka içinde görünen intizam-› mutlak ve kemal-i hüs-
nüsanat ve mükemmeliyet-i hilkat öyle bir hatemdir ki,
gayr-i mütenahi bir ilim ve nihayetsiz bir kudret sahibi
ona sahip olabilir.
Evet, görüyoruz ki, bütün yeryüzünde bir vüs’at-i mut-
laka içinde bir icat, bir tasarruf, bir faaliyet var. Hem, o
vüs’at içinde bir sür’at-i mutlaka ile iflleniyor. Hem, o
sür’at ve vüs’atle beraber, bir sühulet-i mutlaka ile yap›l›-
yor. Hem o sür’at ve vüs’at ve sühuletle beraber, teksir-i
efratta bir sahavet-i mutlaka görünüyor. Hem, o sahavet
ve sühulet ve sür’at ve vüs’atle beraber, her bir nevide,
her bir fertte görünen bir intizam-› mutlak ve gayet
mümtaz bir hüsnüsanat ve gayet müstesna bir mükem-
meliyet-i hilkat ile beraber, gayet sahavet içinde bir inti-
zam-› tam var. Ve o teksir-i efrat içinde, bir mükemmeli-
yet-i hilkat ve gayet sür’at içinde bir hüsnüsanat ve niha-
yet ihtilât içinde bir imtiyaz-› etem ve gayet mebzuliyet
içinde gayet k›ymettar eserler ve gayet genifl daire için-
de tam bir muvafakat ve gayet sühulet içinde gayet
SÖZLER | 479
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
kemal-i hüsnüsanat:
mükem-
mel ve güzel sanat.
kudret:
güç, kuvvet.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
mebzuliyet:
bolluk, çokluk.
muvafakat:
uygunluk.
mükemmeliyet-i hilkat:
yarat›l›-
fl›n mükemmelli¤i, kusursuzlu¤u.
mümtaz:
üstün, seçkin.
nev:
tür
nihayet:
son derece
nihayetsiz:
s›n›rs›z.
sahavet:
cömertlik.
sahavet-i mutlaka:
sonsuz ve s›-
n›rs›z cömertlik.
sikke-i tevhit:
Allah’›n birlik
mührü.
sühulet:
kolayl›k.
sühulet-i mutlaka:
s›n›rs›z kolay-
l›k.
sür’at:
çabukluk, h›z.
sür’at-i mutlaka:
s›n›rs›z çabuk-
luk.
tasarruf:
kullanma; sevk ve idare
etme; iflleyifl.
tasarrufat-› azîme-i bahariye:
bahar mevsiminde meydana ge-
len büyük tasarruflar, ifller.
teksir-i efrat:
fertlerin ço¤alt›l-
mas›.
vüs’at:
genifllik.
vüs’at-i mutlaka:
s›n›rs›z genifl-
lik.
zemin:
yer.
aflikâre:
aç›kça.
basîrâne:
görerek.
faaliyet:
çal›flma, ifl görme.
fert:
birey, flah›s.
gayet:
son derece.
gayr-i mütenahi:
sonsuz.
hakîmâne:
her fleyi bir ama-
ca yönelik, faydal› ve yerli ye-
rinde yaparak.
hatem:
mühür, damga.
hatem-i vahidiyet:
birlik
mührü.
hüsnüsanat:
güzel sanat.
icat:
yoktan var etme, yarat-
ma.
icraat:
ifller.
ihtilât:
kar›fl›kl›k.
imtiyaz-› etem:
benzerlerin-
den tamamen farkl› olmak.
intizam-› mutlak:
her fleyi
kuflatm›fl düzen, tertip.
istib’at suretinde:
ak›ldan
uzak görerek, ihtimal verme-
yerek.
1...,469,470,471,472,473,474,475,476,477,478 480,481,482,483,484,485,486,487,488,489,...1482
Powered by FlippingBook