gibi bir keyfiyet alr. Belki o zîhayat alâkadar ve muhtaç
oldu¤u bütün mevcudata karfl muamelâtn ve münase-
bat- rzkyesini devam ettirecek bir vaziyet tutuyor. flte,
e¤er o zerre, bir Kadîr-i Mutlakn memuru olmazsa ve
nispeti o Kadîr-i Mutlaktan kesilse, o vakit, o zerreye
her fleyi görür bir göz, her fleye muhit bir fluur vermek
lâzmdr.
E l hâ s l
: Nasl flu katrelerde ve camn zerreciklerinde
olan güneflçikler ve çeflit çeflit renkler, güneflin cilve-i ak-
sine ve inikâsnn tecellisine verilmezse, bir tek günefle
mukabil nihayetsiz güneflleri kabul etmek lâzm gelir.
Muhal ender muhal bir hurafeyi kabul etmek iktiza eder.
Aynen bunun gibi, e¤er her fley Kadîr-i Mutlaka veril-
mezse, bir tek Allaha mukabil nihayetsiz, belki zerrat-
kâinat adedince ilâhlar kabul etmek gibi, yüz derece mu-
hal içindeki bir muhali mevcut kabul etmek gibi bir diva-
nelik hezeyanna düflmek lâzm gelir.
Elhâsl, her bir zerreden üç pencere fiems-i Ezelînin
nur-u vahdaniyetine ve vücub-u vücuduna açlr:
B i r i nc i Penc e r e
: Her bir zerre, bir nefer gibi, na-
sl ki askerî dairelerinin her birinde, yani takmnda, bö-
lü¤ünde, taburunda, alaynda, frkasnda, ordusunda, her
birisinde bir nispeti, o nispete göre bir vazifesi ve o va-
zifeye göre nizam dairesinde bir hareketi oldu¤u gibi;
öyle de, senin göz bebe¤indeki o camit zerrecik dahi,
senin gözünde, baflnda, vücudunda ve kuvve-i müvelli-
de, kuvve-i cazibe, kuvve-i dafia, kuvve-i musavvire gibi
SÖZLER | 471
Y
RM
KNC
S
ÖZ
ri çekme gücü.
kuvve-i dafia:
zararl fleyleri
uzaklafltrma gücü.
kuvve-i musavvire:
maddenin,
varlklarn çeflitli flekillere girme
kabiliyeti.
kuvve-i müvellide:
üreme kabili-
yeti, gücü.
memur:
emirle hareket eden, gö-
revli.
mevcudat:
var olan her fley.
mevcut:
var.
muamelât:
davranfllar.
muhal ender muhal:
olmazlk
içinde olmazlk.
muhal:
imkânsz.
muhit:
kuflatan, saran.
muhtaç:
ihtiyac olan.
mukabil:
karfllk.
münasebat- rzkye:
rzkla ilgili
iliflkiler.
nefer:
asker.
nihayetsiz:
sonsuz.
nispet:
ba¤, oran.
nizam:
düzen, kanun.
nur-u vahdaniyet:
Allahn birli-
¤ini gösteren nur.
fiems-i Ezelî:
varl¤nn bafllangc
olmayan ve her fleyi nurlandran
Cenab- Hak.
fluur:
bilinç, anlayfl.
tabur:
dört bölükten oluflan as-
kerî birlik.
takm:
en küçük askeri topluluk.
tecelli:
görünme.
vakit:
zaman, an.
vazife:
görev.
vaziyet:
durum.
vücub-u vücut:
bir fleyin varl¤-
nn gerekli ve zorunlu olmas.
zerrat- kâinat:
kâinattaki atom-
lar.
zerre:
en küçük parça, atom.
zîhayat:
hayat sahibi.
alâkadar:
alâkal, ilgili.
alay:
genellikle üç taburdan
oluflan askeri topluluk.
askerî:
askerlikle ilgili.
bölük:
takmlardan oluflan
askeri birlik.
camit:
cansz.
cilve-i aksi:
yansmann gö-
rüntüsü.
daire:
bölüm, ksm.
divane:
aklszlk.
elhâsl:
sonuç olarak.
frka:
tümen.
hezeyan:
saçmalama.
hurafe:
akla uymayan saçma
inanç.
iktiza:
gerektirme.
ilâh:
tanr.
inikâs:
yansma.
Kadîr-i Mutlak:
sonsuz ve s-
nrsz kudret sahibi, Allah.
katre:
damla.
keyfiyet:
hâl, özellik.
kuvve-i cazibe:
faydal fleyle-