Sözler - page 467

fiimdi o sikkelerden, o hatemlerden, o turralardan nu-
mune olarak birkaç›n› zikredece¤iz. Meselâ, hesaps›z
sikkelerinden, hayat üzerinde koydu¤u çok sikkelerinden
flu sikkeye bak ki, “Bir fleyden her fley yapar. Hem, her
fleyden bir tek fley yapar.” Çünkü, nutfe suyundan ve
hem içilen basit bir sudan hesaps›z aza ve cihazat-› hay-
vaniyeyi yapar.
‹flte, bir fleyi her fley yapmak, elbette bir Kadîr-i Mut-
lak’›n iflidir. Hem yenilen hadsiz taamlardan, o taam ise
hayvanî olsun, nebatî olsun, o müteaddit maddeleri, has
bir cisme kemal-i intizam ile çeviren ve ondan mahsus
bir cilt nesç eden ve ondan basit cihazlar› yapan, elbette
bir Kadîr-i Külli fiey’dir ve Alîm-i Mutlak’t›r. Evet, Hâl›k-›
Mevt ve Hayat, flu destgâh-› dünyada, hikmetiyle hayat›
öyle bir kanun-u emriye-i mu’ciznüma ile idare ediyor ki,
o kanunu tatbik ve icra etmek, bütün kâinat› kabza-i ta-
sarrufunda tutan bir Zata mahsustur.
‹flte e¤er akl›n sönmemifl ise, kalbin kör olmam›fl ise
anlars›n ki, bir fleyi kemal-i sühulet ve intizamla her fley
yapan ve her fleyi kemal-i mizan ve intizamla sanatkârâ-
ne bir tek fley yapan, her fleyin Sâniine has ve Hâl›k-›
Külli fiey’e mahsus bir sikkedir.
Meselâ, görsen, harikapifle bir zat, bir dirhem pamuk-
tan yüz top çuha ve ipek veya patiska gibi mütenevvi sa-
ir kumafllar› o tek dirhem pamuktan nesç etmekle bera-
ber, helva, baklava gibi çok taamlar› dahi ondan yap›yor.
Sonra görsen ki, o zat, demiri ve tafl›, bal› ve ya¤›, suyu
SÖZLER | 467
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
edilen.
hesaps›z:
say›s›z.
hikmet:
‹lâhî gaye.
icra:
yerine getirme.
intizam:
düzen.
kabza-i tasarruf:
tasarrufu alt›n-
da olma.
Kadîr-i Külli fiey:
s›n›rs›z güç ve
kudret sahibi olan ve her fleye
gücü yeten Allah.
Kadîr-i Mutlak:
her fleye gücü
yeten sonsuz kudret sahibi, Allah.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
kanun-u emriye-i mu’ciznüma:
ola¤anüstü flekilde meydana ge-
len ifllerin kanunu.
kemal-i intizam:
mükemmel ve
kusursuz düzen.
kemal-i mizan:
tam ve kusursuz
ölçü.
kemal-i sühulet:
tam bir kolay-
l›k.
mahsus:
özel.
müteaddit:
çeflitli, birden fazla.
mütenevvi:
çeflitli.
nebatî:
bitkilerden elde edilen.
nesç:
dokuma, dokuyufl.
numune:
örnek.
nutfe:
döl suyu, meni.
patiska:
pamuktan dokunmufl
s›k ve düzgün bez.
sair:
di¤er.
sanatkârâne:
ustaca, sanatl› bir
flekilde.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
sikke:
mühür.
taam:
yemek.
tatbik:
uygulama.
turra:
mühür, damga.
zat:
flah›s, kifli, Allah.
zikretmek:
söylemek, bildirmek.
Alîm-i Mutlak:
sonsuz ve s›-
n›rs›z ilim sahibi Allah.
aza:
organlar.
cihaz:
organ.
cihazat-› hayvaniye:
hay-
vanlar›n organlar›.
cilt:
ten, deri.
çuha:
tüysüz, ince, s›k dokun-
mufl yün kumafl.
destgâh-› dünya:
dünya tez-
gâh›.
dirhem:
eskiden kullan›lan üç
graml›k ölçü birimi.
hadsiz:
s›n›rs›z.
Hâl›k-› Külli fiey:
her fleyin
yarat›c›s› olan Allah.
Hâl›k-› Mevt ve Hayat:
haya-
t›n ve ölümün yarat›c›s› olan
Allah.
harikapifle:
harika ifller ya-
pan.
has:
özel.
hatem:
mühür, damga.
hayvanî:
hayvanlardan elde
1...,457,458,459,460,461,462,463,464,465,466 468,469,470,471,472,473,474,475,476,477,...1482
Powered by FlippingBook