evamirinin tebli¤ine emin bir elçisi oldu¤unu biliyor gi-
bi, onu dinleyip itaat ediyorlar.
flte, bu zatn her söyledi¤i sözü, etrafndaki bütün ak-
l baflnda olanlar, Evet, evet, do¤rudur derler, tasdik
ederler. Belki flu memlekette da¤lar, a¤açlar, bütün
memleketleri flklandran büyük nur lâmbas,
(HAfiYE)
o
zatn iflaret ve emirlerine bafl e¤mesiyle, Evet, evet, her
dedi¤in do¤rudur derler.
flte ey sersem arkadafl! fiu padiflahn hazine-i hassas-
na mahsus bin niflan taflyan flu nuranî ve muhteflem ve
pek ciddî zatn bütün kuvvetiyle, bütün memleketin ileri
gelenlerinin taht- tasdikinde bahsetti¤i bir zat- muciz-
nümadan ve zikretti¤i evsafndan ve tebli¤ etti¤i evami-
rinde hiçbir vecihle hilâf ve hile bulunabilir mi? Bunda hi-
lâf- hakikat kabilse, flu saray, flu lâmbalar, flu cemaati,
hem vücutlarn, hem hakikatlerini tekzip etmek lâzm
gelir. E¤er haddin varsa buna karfl itiraz parma¤n uzat.
Gör, nasl parma¤n, bürhan kuvvetiyle krlp, senin gö-
züne sokulacak.
ON KNC BÜRHAN
Gel, ey bir parça akl baflna gelen birader! Bütün on
bir bürhan kuvvetinde bir bürhan daha gösterece¤im.
flte, bak: Yukardan inen ve herkes ona hayretinden
veyahut hürmetinden kemal-i dikkatle bakan flu nuranî
arz:
dünya.
bahsetmek:
anlatmak.
binaen:
dayanarak.
birader:
kardefl.
bürhan:
delil.
cemaat:
topluluk.
elçi:
arac, peygamber.
emin:
inanlr, güvenilir.
evamir:
emirler, buyruklar.
evsaf:
nitelikler, özellikler.
haddin varsa:
gücün yetiyorsa,
yapabiliyorsan.
hakikat:
gerçek, do¤ru.
hafliye:
açklayc not, dipnot.
hazine-i hassa:
özel hazine.
hilâf:
yalan.
hilâf- hakikat:
gerçe¤e aykr.
hile:
aldatma.
hürmet:
sayg.
mam- Ali:
bkz fiahs Bilgileri, Ali
(r.a).
itaat:
söz dinleme, boyun e¤me.
itiraz:
karfl çkma.
kabil:
mümkün.
kemal-i dikkat:
tam bir dikkat.
lâzm gelmek:
gerekmek.
mahsus:
özel.
memleket:
ülke.
mucize:
Allah tarafndan ya-
plan, insanlarn benzerini
yapmaktan âciz kaldklar ifl
ya da eser.
muhteflem:
yüce, büyük.
namaz edaen klmak:
na-
maz zamannda klmak.
niflan:
bir fleyi belirten iflaret.
nur:
flk, aydnlk.
nuranî:
nurlu, flk saçan.
flark:
do¤u.
taht- tasdik:
onay altnda.
tasdik:
do¤rulama.
tebli¤:
ulafltrmak, bildirmek.
tekzip:
yalanlama.
vecih:
yön.
vücut:
varlk.
zat:
flahs, kifli.
zat- muciznüma:
mucize
gösteren zat.
zikretmek:
anlatmak; yeri
geldi¤inde bir fleyi söylemek.
460 | SÖZLER
Y
RM
KNC
S
ÖZ
HAfiYE:
Büyük bir nur lâmbas, Günefltir ki, arzn flarktan geri dönme-
siyle yeniden güneflin görünmesi; kuca¤nda Peygamberin (a.s.m.) yat-
masyla ikindi namazn klmayan mam Ali (r.a.), o mucizeye binaen
ikindi namazn edaen klmfl.