flte, bütün bu hâller, iki kere iki dört eder derecesinde
katî gösterir ki; flu saray- acibin ustasna, yani flu garip
âlemin Sahibine her fley musahhardr, her fley Onun he-
sabna çalflr, her fley Ona bir emirber nefer hükmünde-
dir, her fley Onun kuvvetiyle döner, her fley Onun emriy-
le hareket eder, her fley Onun hikmetiyle tanzim olur.
Her fley Onun keremiyle muavenet eder, her fley Onun
merhametiyle baflkasnn imdadna koflar; yani koflturu-
lur. Ey arkadafl, haddin varsa buna karfl bir söz söyle.
SEKZNC BÜRHAN
Gel, ey nefsim gibi kendini âkl zanneden aklsz arka-
dafl! fiu saray- muhteflemin Sahibini tanmak istemiyor-
sun. Hâlbuki, her fley Onu gösteriyor, Ona iflaret ediyor,
Ona flahadet ediyor; bütün bu fleylerin flahadetini nasl
tekzip ediyorsun? Öyle ise, bu saray da inkâr et ve
Âlem yok, memleket yok de ve kendini de inkâr et, or-
tadan çk; yahut akln baflna al, beni dinle.
flte, bak: fiu saray içinde bulunan ve memleketi ihata
eden yeknesak unsurlar, madenler var.
(HAfiYE)
Âdeta,
memleketten çkan her fley o maddelerden yaplyor. De-
mek o maddeler kimin mülkü ise, bütün ondan yaplan
fleyler de onundur; tarla kimin ise, mahsulât da onundur;
deniz kimin ise, içindekiler de onundur.
âkl:
akll.
âlem:
dünya.
bürhan:
delil.
emirber:
emre hâzr.
emr-i lâhî:
Allahn emri.
garip:
hayret verici.
haddin varsa:
gücün yetiyorsa.
hâl:
durum.
hafliye:
açklayc not, dipnot.
hesabna:
adna.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak faydal ve tam ye-
rinde olmas.
hükmünde:
yerinde, gibi.
ihata:
kuflatma.
imdat:
yardm.
inkâr:
yok sayma.
izn-i Rabbanî:
Allahn izni.
katî:
kesin, flüphesiz.
kerem:
cömertlik, ikram.
levazmat:
ihtiyaç maddeleri.
mahsulât:
meydana gelen, elde
edilen fleyler.
masnuat- lâhiye:
Allah tarafn-
dan sanatla yaratlan varlklar.
medet:
yardm.
memleket:
ülke.
menfle:
esas, kök.
merhamet:
acmak, flefkat gös-
termek.
muavenet:
yardm.
muhtaç:
ihtiyaç sahibi.
muntazam:
intizaml, düzenli.
musahhar:
boyun e¤mifl, emrine
girmifl.
mülk:
mal.
müvellit:
do¤urtan, meydana
getiren.
nakfl:
iflleme, süs.
nefer:
asker, er.
nefis:
insann lâhî hakikatleri
kabul etmek istemeyen da-
ima kötülü¤e sevk eden yan.
nesç:
dokuma, örme.
saray- acip:
flaflrtc olan ve
hayranlk uyandran saray.
saray- muhteflem:
görkemli
saray.
flahadet:
flahitlik, tanklk.
tanzim:
düzenleme.
tekzip:
yalanlama.
unsur:
madde.
vazife:
görev.
yeknesak unsurlar:
her yer-
de bulunan ve de¤iflmeyen
maddeler.
zîhayat:
hayat sahibi, canl.
ziya:
flk.
452 | SÖZLER
Y
RM
KNC
S
ÖZ
HAfiYE:
Unsurlar, madenler ise; pek çok muntazam vazifeleri bulunan
ve izn-i Rabbanî ile her muhtacn imdadna koflan ve emr-i lâhî ile her
bir yere giren medet veren ve hayatn levazmatn yetifltiren ve zîhayat
emziren ve masnuat- lâhiyenin nescine, nakflna menfle ve müvellit ve
beflik olan hava, su, ziya, toprak unsurlarna iflarettir.