Sözler - page 447

gördü¤ümüz camit cisimler, hissiz kutular, birer hâkim-i
mutlak suretini ald›lar. Âdeta her bir fley bütün eflyaya
hükmediyor.
‹flte, bu yan›m›zdaki bu makineye bak.
(HAfi‹YE 1)
Güya
emrediyor. ‹flte onun tezyinat›na ve ifllemesine lâz›m le-
vaz›mat ve maddeler, uzak yerlerden koflup geliyorlar. ‹fl-
te, oraya bak: O fluursuz cisim,
(HAfi‹YE 2)
güya bir iflaret
ediyor; en büyük bir cismi kendine hizmetkâr ediyor,
kendi ifllerinde çal›flt›r›yor.
Daha baflka fleyleri bunlara k›yas et. Âdeta her bir fley,
bütün bu âlemdeki hilkatleri musahhar ediyor. E¤er o
gizli zat› kabul etmezsen, bütün bu memleketteki tafl›n-
da, topra¤›nda, hayvan›nda, insana benzer mahlûklarda
o zat›n bütün hünerlerini, sanatlar›n›, kemalâtlar›n›, birer
birer, o fleylere vereceksin. ‹flte, akl›n uzak gördü¤ü bir
tek mu’ciznüma zat›n bedeline, milyarlar onun gibi
mu’ciznüma, hem birbirine z›t, hem birbirine misil, hem
birbiri içinde bulunsun; bu intizam bozulmas›n, ortal›¤›
kar›flt›rmas›nlar. Hâlbuki, bu koca memlekette iki parmak
SÖZLER | 447
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
meyvedar:
meyveli.
misil:
benzer.
mu’ciznüma:
mu’cize gösteren.
muhteflem:
görkemli.
musahhar:
boyun e¤mifl.
rahm-› mader:
anne rahmi.
sanat:
bir fleyi yapmada gösteri-
len ustal›k.
suret:
flekil.
fluursuz:
anlay›fls›z, bilinçsiz.
tezgâh:
üretim aleti, ifl masas›.
tezyinat:
süslemeler.
zat:
flah›s, kifli.
zîruh:
ruh sahibi, canl›.
z›t:
karfl›t.
âdeta:
sanki.
âlem:
dünya, kâinat.
bedeline:
yerine.
camit:
cans›z.
güya:
sanki.
hâkim-i mutlak:
kay›ts›z
flarts›z hükmeden.
hayretnüma:
hayret verici.
hilkat:
yarat›l›fl; yarat›lm›fl.
hissiz:
duygusuz.
hizmetkâr:
hizmetçi.
hububat:
taneli bitkiler.
hükmetmek:
emretmek, is-
tedi¤ini yapt›rmak.
hüner:
maharet, beceri iste-
yen ustal›k.
intizam:
düzen.
kemalât:
mükemmellik.
k›yas etmek:
karfl›laflt›rmak.
levaz›mat:
gerekli fleyler.
mahlûk:
yarat›lm›fl.
mahzen:
içinde eflya saklana-
cak yer.
memleket:
ülke.
HAfi‹YE 1:
Makine, meyvedar a¤açlara iflarettir. Çünkü, yüzer tezgâhla-
r›, fabrikalar› incecik dallar›nda tafl›yor gibi, hayretnüma yapraklar›, çi-
çekleri, meyveleri dokuyor, süslendiriyor, pifliriyor, bizlere uzat›yor. Hâl-
buki, çam ve katran gibi muhteflem a¤açlar, kuru bir taflta tezgâh›n› at-
m›fl, çal›fl›p duruyorlar.
HAfi‹YE 2:
Hububata, tohumlara, sineklerin tohumcuklar›na iflarettir.
Meselâ, bir sinek, bir karaa¤ac›n yapra¤›nda yumurtas›n› b›rak›r; birden,
o koca karaa¤aç, yapraklar›n› o yumurtalara bir rahm-› mader, bir beflik
ve bal gibi bir g›da ile dolu bir mahzene çeviriyor. Âdeta o meyvesiz a¤aç,
o surette zîruh meyveler veriyor.
1...,437,438,439,440,441,442,443,444,445,446 448,449,450,451,452,453,454,455,456,457,...1482
Powered by FlippingBook