flte, ey aklsz adam, bu ifller öyle bir zata mahsustur
ki, bütün bu memleket, bütün eczasyla onun mucize-i
kuvveti altnda duruyor, her arzusuna ram oluyor!
ÜÇÜNCÜ BÜRHAN
Gel, bu müteharrik antika
(HAfiYE)
sanatlarna bak. Her
birisi öyle bir tarzda yaplmfl; âdeta bu koca sarayn bir
küçük nüshasdr. Bütün bu sarayda ne varsa, o küçücük
müteharrik makinelerde bulunuyor.
Hiç mümkün müdür ki, bu sarayn ustasndan baflka
birisi gelip, bu acip saray küçük bir makinede derç et-
sin? Hem hiç mümkün müdür ki, bir kutu kadar bir ma-
kine, bütün bir âlemi içine ald¤ hâlde, tesadüfî veyahut
abes bir ifl içinde bulunsun?
Demek, bütün gözün gördü¤ü ne kadar antika maki-
neler var, o gizli zatn birer sikkesi hükmündedirler. Bel-
ki birer dellâl, birer ilânname hükmündedirler. Lisan-
hâlleriyle derler ki: Biz öyle bir zatn sanatyz ki, bütün
bu âlemimizi, bizi yapt¤ ve sühuletle icat etti¤i gibi ko-
laylkla yapabilir bir zattr.
DÖRDÜNCÜ BÜRHAN
Ey muannit arkadafl! Gel, sana daha acibini göstere-
ce¤im. Bak, bu memlekette bütün bu ifller, bu fleyler de-
¤iflti, de¤ifliyor, bir hâlette durmuyor. Dikkat et ki, bu
abes:
anlamsz, faydasz.
acip:
benzeri görülmemifl, hay-
rette brakan.
âdeta:
sanki.
âlem:
dünya, kâinat, cihan.
antika:
kymetli, de¤erli.
arzu:
istek.
bürhan:
delil.
dellâl:
ilân edici, tantc.
derç etmek:
içine yerlefltirmek.
ecza:
parçalar, bölümler.
fihriste:
bir fleyin içinde nelerin
bulundu¤unu gösteren özet liste.
hâlet:
hâller.
hükmünde:
yerinde, gibi.
icat:
yoktan var etme, yaratma.
ilânname:
duyuru.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
lisan- hâl:
hâl dili.
mahiyet-i insan:
insann yaps,
insann özellikleri.
mahsus:
has klnmfl, ait, özel.
makine:
alet.
makine:
mükemmel sistem-
lere sahip insanlar ve hayvan-
lar.
memleket:
ülke, diyar.
misal-i musa¤¤ar:
küçültül-
müfl örnek.
muannit:
inatç.
mucize-i kuvvet:
kuvvetin
mucizesi.
mümkün:
olabilir.
müteharrik:
hareket eden.
numune:
örnek.
nüsha:
kopya, örnek.
ram:
boyun e¤mek.
sanat:
ustalkla meydana ge-
tirilen eser.
sikke:
mühür.
sühulet:
kolaylk.
tarz:
biçim, flekil.
tesadüfî:
tesadüfen, rastgele.
zat:
flahs, kifli.
zira:
çünkü.
446 | SÖZLER
Y
RM
KNC
S
ÖZ
HAfiYE:
Hayvanlara ve insanlara iflarettir. Zira, hayvan flu âlemin küçük
bir fihristesi ve mahiyet-i insaniye flu kâinatn bir misal-i musa¤¤ar oldu-
¤undan, âdeta âlemde ne varsa, insanda numunesi vardr.