birer hatemidir, birer turrasdr. Her nerede bulunsa, li-
san- hâliyle her birisi der ki: Ben kimin sikkesiyim, bu
yer dahi onun masnuudur. Ben kimin hatemiyim, bu me-
kân dahi onun mektubudur. Ben kimin turrasym, bu va-
tanm dahi onun mensucudur.
Demek en edna bir mahlûka rububiyet, bütün anasr
kabza-i tasarrufunda tutana mahsustur; ve en basit bir
hayvan tedbir ve tedvir etmek, bütün hayvanat, nebata-
t, masnuat kabza-i rububiyetinde terbiye edene has ol-
du¤unu kör olmayan görür.
Evet, her bir fert, sair efrada mümaselet ve misliyet li-
san ile der: Kim bütün nevime malik ise, bana malik
olabilir; yoksa, yok. Her nevi, sair nevilerle beraber yer-
yüzünde intiflar lisanyla der: Kim bütün sath- arza ma-
lik ise, bana malik olabilir; yoksa, yok. Arz, sair seyya-
rat ile bir günefle irtibat ve semavat ile tesanüdü lisany-
la der: Kim bütün kâinata malik ise, bana malik o ola-
bilir; yoksa, yok.
Evet, faraza zîfluur bir elmaya biri dese, Sen benim
sanatmsn; o elma lisan- hâl ile ona Sus! diyecek.
E¤er bütün yeryüzünde bütün elmalarn teflkiline muk-
tedir olabilirsen, belki yeryüzünde münteflir bütün hem-
cinsimiz olan bütün meyvedarlara, belki bütün bahar se-
finesiyle hazine-i rahmetten gelen bütün hedâyâ-i Rah-
maniyeye mutasarrf olabilirsen, bana rububiyet dava
et. O elma böyle diyecek ve o ahma¤n a¤zna bir tokat
vuracak.
ahmak:
akln gerekti¤i gibi kulla-
namayan.
anasr:
unsurlar, varlklarn mey-
dana gelmelerine yarayan mad-
deler.
arz:
yer, dünya.
edna:
en afla¤, en küçük.
efrat:
fertler.
faraza:
var sayalm ki.
fert:
flahs.
has:
özel, ait.
hatem:
mühür, damga.
hazine-i rahmet:
rahmet hazine-
si.
hedâyâ-i Rahmaniye:
Rahman
olan Allahn hediyeleri.
hemcins:
ayn cinsten olan.
intiflar:
yaylma.
irtibat:
ba¤lant.
kabza-i rububiyet:
Cenab- Hak-
kn terbiye eli.
kabza-i tasarruf:
idare ve kulla-
nm eli.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
lisan:
dil.
lisan- hâl:
bir fleyin duruflu ve
görünüflü ile bir mana ifade et-
mesi.
mahlûk:
yaratlmfl.
mahsus:
ait.
malik:
sahip.
masnu:
sanatl olarak yaratlan
varlk.
masnuat:
sanatl olarak yaratl-
mfl varlklar.
mekân:
yer.
mensuç:
dokunan, dokuma.
meyvedar:
meyveli.
misliyet:
benzerlik.
muktedir:
gücü yeten.
mutasarrf:
tasarruf eden, kulla-
nan.
mümaselet:
benzeme, ben-
zeyifl.
münteflir:
yaylan.
nev:
tür.
rububiyet:
Cenab- Hakkn,
varlklarn ihtiyaçlarn gider-
mesi, onlar yetifltirmesi ve
idare etmesi.
sair:
di¤er.
sanat:
eser.
sath- arz:
yeryüzü.
sefine:
gemi.
semavat:
gökler.
seyyarat:
gezegenler.
sikke:
mühür.
tedbir:
idare etme.
tedvir:
çekip çevirme, idare
etme.
tesanüt:
dayanflma.
teflkil:
meydana getirme,
yapma.
turra:
mühür, damga.
zîfluur:
fluur sahibi.
484 | SÖZLER
Y
RM
KNC
S
ÖZ