vücuh-u i’caz içinde, kâinat›n bütün ayat-› tekviniyesinin
taht-› tasdiklerinde, hakkaniyet ve hidayet parmaklar›yla
iflaret edip bütün ciddiyetle gösterdi¤i ayn› hakikati, o
hakikat güneflten daha bâhir, gündüzden daha zahir ol-
maz m›?
Ey dalâletâlûd mütemerrit insanc›k!
(HAfi‹YE)
Atefl böce-
¤inden daha sönük kafa fenerinle nas›l flu günefllere kar-
fl› gelebilirsin, onlardan isti¤na edebilirsin, üflemekle on-
lar› söndürmeye çal›fl›rs›n? Tuuuh, tuf, senin o münkir
akl›na!.. Nas›l o iki lisan-› gayp ve flahadet ve bütün
âlemlerin Rabbi ve flu kâinat›n Sahibi nam›na ve onun
hesab›na söyledikleri sözleri ve davalar› inkâr edebilirsin?
Ey bîçare ve sinekten daha âciz, daha hakir! Sen necisin
ki, flu kâinat›n Sahib-i Zülcelâl’ini tekzibe yelteniyorsun?
* * *
Hatime
Ey akl› hüflyar, kalbi müteyakk›z arkadafl! E¤er flu Yir-
mi ‹kinci Sözün bafl›ndan buraya kadar fehmetmiflsen,
On ‹ki Lem’ay› birden elinde tut, binler elektrik kuvvetin-
de bir sirac-› hakikat bularak, Arfl-› Azamdan uzat›l›p ge-
len ayat-› Kur’âniyeye yap›fl, burak-› tevfike bin, sema-
vat-› hakaikte uruç et, arfl-› marifetullaha ç›k,
1
n
?n
d n
?j
p
ôn
°T n
’ n
? n
ó r
Mn
h n
âr
fn
G s
’ p
G n
¬ '
d p
G n
B ’ r
¿n
G o
ón
¡r
°Tn
G
de. Ve,
SÖZLER | 493
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
lisan-› gayp ve flahadet:
gördü-
¤ümüz ve görmedi¤imiz âlemle-
rin haberlerini bildiren dil.
münkir:
inkâr eden.
mütemerrit:
inatç›.
müteyakk›z:
uyan›k, basiretli.
nam›na:
ad›na.
Rab:
her fleyi yaratan, ihtiyaçlar›-
n› gideren, idare eden ve her fle-
yin sahibi olan Allah.
Sahib-i Zülcelâl:
büyüklük ve
haflmet sahibi ve her fleyin sahibi
Allah.
semavat-› hakaik:
hakikatler se-
mas›.
sirac-› hakikat:
hakikat lâmbas›,
nuru.
taht-› tasdik:
onay alt›nda.
tekzip:
yalanlama.
uruç:
yükselme.
vücuh-i i’caz:
mu’cizelik yönleri,
çeflitleri.
yeltenme:
çal›flma, giriflme.
zahir:
aç›k, görünen.
âciz:
zay›f, güçsüz.
âlem:
dünya.
Arfl-› Azam:
Allah’›n kudret
ve saltanat›n›n en büyük da-
iresi.
arfl-› marifetullah:
Allah’›
hakk›yla tan›man›n en yük-
sek derecesi.
ayat-› Kur’ân:
Kuran ayetleri.
ayat-› tekviniye:
Allah’›n var-
l›¤›n› gösteren birer delil olan
yarat›lm›fl bütün varl›klar.
bâhir:
apaç›k.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
burak-› tevfik:
yard›m bine-
¤i.
dalâletâlûd:
sap›kl›k ve inkâ-
ra bulaflm›fl.
fehim:
anlamak.
hakikat:
gerçek.
hakir:
de¤ersiz.
hakkaniyet:
do¤ruluk.
hafliye:
aç›klay›c› not, dipnot.
hatime:
son.
hidayet:
do¤ru ve hak yol.
hitap:
konuflma, nutuk.
hüflyar:
uyan›k.
inkâr:
inanmama.
isti¤na:
yüz çevirip bakma-
ma.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleyle-
rin tamam›.
lem’a:
par›lt›.
1.
fiahadet ederim ki, Senden baflka hiçbir ilâh yoktur. Sen teksin, Senin hiçbir orta¤›n yoktur.
HAfi‹YE:
Bu hitap Kur’ân’› kald›rmaya çal›flanad›r.