getiremeyecek. Kaptan dahi, e¤er seni bu hâlde görse,
ya divanedir diye seni tart edecek, ya Haindir, gemimi-
zi ittiham ediyor, bizimle istihza ediyor, hapis edilsin di-
ye emredecektir. Hem, herkese maskara olursun. Çün-
kü, ehl-i dikkat nazarnda, zaaf gösteren tekebbürün ile,
aczi gösteren gururun ile, riyay ve zilleti gösteren tasan-
nuun ile, kendini halka mudhike yaptn; herkes sana gü-
lüyor denildikten sonra, o bîçarenin akl baflna geldi,
yükünü yere koydu, üstünde oturdu. Oh! Allah senden
raz olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralktan kurtul-
dum dedi.
flte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi akln
baflna al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatn dilencili¤inden
ve her hâdisenin karflsnda titremekten ve hodfüruflluk-
tan ve maskaralktan ve flekavet-i uhreviyeden ve tazyi-
kat- dünyeviye hapsinden kurtulasn.
DÖRDÜNCÜ NOKTA
man, insan insan eder; belki, insan sultan eder. Öy-
le ise, insann vazife-i asliyesi iman ve duadr. Küfür, in-
san gayet âciz bir canavar hayvan eder.
fiu meselenin binler delillerinden yalnz hayvan ve in-
sann dünyaya gelmelerindeki farklar, o meseleye vazh
bir delildir ve bir bürhan- kàtdr.
Evet, insaniyet iman ile insaniyet oldu¤unu, insan ile
hayvann dünyaya geliflindeki farklar gösterir. Çünkü
hayvan, dünyaya geldi¤i vakit, âdeta baflka bir âlemde
âciz:
zayf, güçsüz.
acz:
zayflk, güçsüzlük.
âdeta:
sanki.
âlem:
dünya.
bîçare:
çaresiz
bürhan- kàt:
kesin delil.
canavar:
korkunç yaratk.
delil:
kant.
divane:
deli.
dua:
yalvarmak ve istemek
ehl-i dikkat:
dikkatliler.
gayet:
son derece.
hâdise:
olay.
hain:
ihanet eden.
hâl:
durum.
hapis:
tutuklu, kapal bir yere
konma.
hodfürufl:
sadece kendini be¤e-
nen.
iman:
Allaha inanma.
insaniyet:
insanlk.
istihza:
alaya alma
ittiham:
suçlama.
kâinat:
bütün varlklar, âlem.
kaptan:
gemilerin sevk ve idare-
sinden sorumlu en üst derecede-
ki görevli.
küfür:
Allah inkâr etme, inanç-
szlk.
maskara:
gülünç duruma düflen.
mesele:
konu.
mudhike:
gülünç hâl.
nazar:
huzur, ön.
raz:
memnun.
riya:
yalandan gösterifl.
sultan:
padiflah, hükümdar.
flekavet-i uhreviye:
ahirette
kötü duruma düflme.
tart:
kovma
tasannu:
yapmack, zorlaya-
rak bir fleyi oldu¤undan daha
de¤erli gösterme.
tazyikat- dünyeviye:
dün-
yadaki skntlar.
tekebbür:
büyüklenme.
tevekkül:
Allaha dayanma
ve güvenme.
vakit:
zaman.
vazife-i asliye:
asl vazife.
vazh:
açk.
zaaf:
zayflk.
zahmet:
sknt.
zillet:
alçaklk, afla¤lk.
502 | SÖZLER
Y
RM
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ