Sözler - page 503

tekemmül etmifl gibi, istidad›na göre mükemmel olarak
gelir; yani gönderilir. Ya iki saatte, ya iki günde veya iki
ayda bütün flerait-i hayatiyesini ve kâinatla olan münase-
betini ve kavanin-i hayat›n› ö¤renir, meleke sahibi olur.
‹nsan›n yirmi senede kazand›¤› iktidar-› hayatiyeyi ve
meleke-i ameliyeyi, yirmi günde serçe ve ar› gibi bir hay-
van tahsil eder; yani ona ilham olunur.
Demek, hayvan›n vazife-i asliyesi taallümle tekemmül
etmek de¤ildir; ve marifet kesb etmekle terakki etmek
de¤ildir; ve aczini göstermekle medet istemek, dua et-
mek de¤ildir. Belki vazifesi, istidad›na göre taammüldür,
amel etmektir, ubudiyet-i fiiliyedir.
‹nsan ise, dünyaya geliflinde, her fleyi ö¤renmeye
muhtaç ve hayat kanunlar›na cahil. Hatta yirmi senede
tamamen flerait-i hayat› ö¤renemiyor. Belki, ahir-i ömrü-
ne kadar ö¤renmeye muhtaç. Hem gayet âciz ve zay›f
bir surette dünyaya gönderilip, bir iki senede ancak aya-
¤a kalkabiliyor. On befl senede ancak zarar ve menfaati
fark eder; hayat-› befleriyenin muavenetiyle ancak men-
faatlerini celp ve zararlardan sak›nabilir.
Demek ki, insan›n vazife-i f›triyesi taallümle tekem-
müldür, dua ile ubudiyettir. Yani, “Kimin merhametiyle
böyle hakîmâne idare olunuyorum? Kimin keremiyle
böyle müflfikane terbiye olunuyorum? Nas›l birisinin lü-
tuflar›yla böyle nazeninâne besleniyorum ve idare edili-
yorum?” bilmektir. Ve binden ancak birisine eli yetifle-
medi¤i hacat›na dair, Kadiü’l-Hacat’a lisan-› acz ve fakr
SÖZLER | 503
Y
‹RM‹
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
zanmak.
lisan-› acz ve fakr:
fakirlik ve
âcizlik dili.
lütuf:
ikram, yard›m.
marifet:
bilgi.
medet:
yard›m.
meleke:
el al›flkanl›¤›, kabiliyet.
meleke-i ameliye:
ifl yapabilme
melekesi, kabiliyeti.
menfaat:
faydal› fley.
merhamet:
ac›mak, flefkat gös-
termek
muavenet:
yard›m
muhtaç:
ihtiyac› olan.
mükemmel:
tam, eksiksiz.
münasebet:
ilgi, alâka.
müflfikane:
flefkatlice.
nazeninâne:
nazikçesine.
suret:
flekilde.
flerait-i hayat:
hayat flartlar›.
flerait-i hayatiye:
hayat flartlar›.
taallüm:
ö¤renme.
taammül:
çal›flma, vazife yapma.
tahsil:
elde etme.
tekemmül:
mükemmelleflme, ol-
gunlaflma.
terakki:
ilerleme.
terbiye:
yetifltirme, kabiliyetlerini
gelifltirme.
ubudiyet:
kulluk.
ubudiyet-i fiiliye:
fiilî kulluk, fiili
ibadetler.
vazife:
görev.
vazife-i asliye:
as›l vazife.
vazife-i f›trî:
yarat›l›fl vazifesi.
âciz:
güçsüz; beceriksiz.
ahir-i ömür:
ömrün sonu.
amel:
fiil, ifl.
cahil:
bilgisiz.
celp:
kendine çekmek; elde
etmek.
dua:
yalvarmak, istemek.
hacat:
ihtiyaçlar.
hakîmâne:
hikmetli bir flekil-
de.
hayat-› befleri:
toplum haya-
t›.
idare:
yönetme.
iktidar-› hayatiye:
hayat gü-
cü.
ilham:
Allah’›n bildirmesi.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
Kadiü’l-Hacat:
bütün ihtiyaç-
lar› yerine getiren Allah.
kâinat:
varl›klar, herkes.
kavanin-i hayat:
hayat ka-
nunlar›.
kerem:
lütuf, ihsan, ba¤›fl.
kesb etmek:
edinmek, ka-
1...,493,494,495,496,497,498,499,500,501,502 504,505,506,507,508,509,510,511,512,513,...1482
Powered by FlippingBook