Dokuzuncu Lema
Cüzde, cüzîde; küllde, küllîde; küll-i âlemde, hayatta;
zîhayatta, ihyada olan sikkelerden, hatemlerden, turra-
lardan bazlarna iflaret ettik. fiimdi, nevilerde hesapsz
sikkelerden bir sikkeye iflaret edece¤iz.
Evet, nasl ki meyvedar bir a¤acn hesapsz semerele-
ri, bir terbiye-i vahide, bir kanun-u vahdetle, bir tek mer-
kezden idare edildiklerinden, külfet ve meflakkat ve mas-
raf, o kadar sühulet peyda eder ki, kesretle terbiye edi-
len tek bir semereye müsavi olurlar; demek kesret ve ta-
addüd-ü merkez, her semere için, kemiyetçe bütün a¤aç
kadar külfet ve masraf ve cihazat ister. Fark, yalnz key-
fiyetçedir. Nasl ki bir tek nefere lâzm teçhizat- askeri-
yeyi yapmak için, orduya lâzm bütün fabrikalar kadar
fabrikalar lâzmdr; demek ifl, vahdetten kesrete geçse,
efrat adedincekemiyet cihetiylekülfet ziyadeleflir. fl-
te her nevide bilmüflahede görünen sühulet-i fevkalâde,
elbette vahdetten, tevhitten gelen bir yüsr ve sühuletin
eseridir.
Elhâsl:
Bir cinsin bütün enva, bir nevin bütün efra-
d, aza-i esasîde muvafakat ve müflabehetleri nasl ispat
ederler ki, tek bir Sâniin masnulardr; çünkü vahdet-i ka-
lem ve ittihad- sikke öyle ister; öyle de, bu meflhut sü-
hulet-i mutlaka ve külfetsizlik, vücup derecesinde icap
eder ki, bir Sâni-i Vahidin eserleri olsun. Yoksa imtina
derecesine çkan bir suubet o cinsi, inidama ve o nevi,
ademe götürecekti.
SÖZLER | 485
Y
RM
KNC
S
ÖZ
küll:
bütün, tüm.
küll-i âlem:
âlemin tamam.
küllî:
bütüne ait.
Lema:
parlt.
masnu:
sanatl olarak yaratlmfl
varlklar.
masraf:
gider, harcama.
meflakkat:
zorluk, güçlük.
meflhut:
görünen.
meyvedar:
meyveli.
muvafakat:
uygunluk.
müsavi:
eflit, denk.
müflabehet:
benzeyifl.
nefer:
asker, er.
nevi:
tür.
peyda etmek:
meydana gelmek.
Sâni:
her fleyi sanatl bir flekilde
yaratan Allah.
Sâni-i Vahit:
bir olan ve her fleyi
sanatla yaratan Allah.
semere:
meyve, sonuç.
sikke:
mühür.
suubet:
güçlük, zorluk.
sühulet:
kolaylk.
sühulet-i fevkalâde:
ola¤anüstü
kolaylk.
sühulet-i mutlaka:
sonsuz ve s-
nrsz kolaylk.
taaddüd-ü merkez:
merkezin
çoklu¤u.
teçhizat- askeriye:
askerî dona-
nm.
terbiye:
yetifltirme.
terbiye-i vahit:
tek bir terbiye.
tevahhut:
tek olma.
turra:
mühür, damga.
vahdet:
birlik, teklik.
vahdet-i kalem:
kalem birli¤i.
vücup:
varl¤ gerekli ve zorunlu
olma.
yüsr:
kolaylk.
zîhayat:
hayat sahibi, canllar.
ziyadeleflme:
artma.
adem:
yokluk.
aza-i esasî:
temel organlar.
bilmüflahede:
görerek.
cihazat:
organlar.
cihet:
yön.
cüz:
ksm, parça.
cüzî:
parçaya ait.
derece:
de¤er.
efrat:
fertler.
enva:
türler, cinsler.
hatem:
mühür, damga.
hesapsz:
saysz.
icap:
gerekli, gerekme hâli.
ihya:
hayat vermek.
imtina:
imkânszlk.
inidam:
yok olma.
ispat:
flahit, tank.
ittihad- sikke:
mühür birli¤i.
kanun-u vahdet:
birlik kanu-
nu.
kemiyet:
sayca.
kesret:
çokluk.
keyfiyet:
nitelik, özellik.
külfet:
zahmet, zorluk.