Hem, her fleyin hilkatinde gayet derecede hüsnüsanat
bulunmas, nihayet derecede hakîm bir Sâniin nakfl ol-
du¤unu gösterir. Evet, flu küçücük insan bedeni içinde
bütün kâinatn fihristesini, bütün hazain-i rahmetin
anahtarlarn, bütün esmalarnn âyinelerini derç etmek,
nihayet derecede bir hüsnüsanat içinde bir hikmeti gös-
terir.
fiimdi, hiç mümkün müdür ki, flöyle icraat- rububiyet-
te hâkim bir hikmet, o rububiyetin kanadna iltica eden
ve iman ile itaat edenlerin taltifini istemesin ve ebedî tal-
tif etmesin?
Hem, adalet ve mizan ile ifl görüldü¤üne bürhan m is-
tersin? Her fleye hassas mizanlarla, mahsus ölçülerle vü-
cut vermek, suret giydirmek, yerli yerine koymak, niha-
yetsiz bir adalet ve mizan ile ifl görüldü¤ünü gösterir.
Hem, her hak sahibine istidad nispetinde hakkn ver-
mek, yani vücudunun bütün levazmatn, bekasnn bü-
tün cihazatn en münasip bir tarzda vermek, nihayetsiz
bir adalet elini gösterir.
Hem, istidat lisanyla, ihtiyac- ftrî lisanyla, ztrar li-
sanyla sual edilen ve istenilen her fleye daimî cevap ver-
mek, nihayet derecede bir adl ve hikmeti gösteriyor.
fiimdi, hiç mümkün müdür ki, böyle en küçük bir
mahlûkun, en küçük bir hacatnn imdadna koflan bir
adalet ve hikmet, insan gibi en büyük bir mahlûkun be-
ka gibi en büyük bir hacetini mühmel braksn, en büyük
SÖZLER | 113
O
NUNCU
S
ÖZ
hazain-i rahmet:
rahmet hazine-
leri.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal, faydal ve
tam yerli yerinde olmas.
hilkat:
yaratlma, yaratlfl.
hüsnüsanat:
sanatn güzelli¤i.
icraat- rububiyet:
Cenab- Hak-
kn mahlûkatn üzerindeki terbi-
ye ve tedbir ile ilgili icraat.
ihtiyac- ftrî:
yaratlfltan gelen
ihtiyaç.
iltica:
s¤nma, barnma.
imdat:
yardm.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
itaat:
boyun e¤me.
ztrar:
çaresizlik, zorunluluk.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
levazmat:
gerekli olan fleyler.
lisan:
dil.
mahlûk:
yaratk.
mahsus:
özel.
mizan:
ölçü; terazi.
mühmel:
ihmal edilmifl, terk edil-
mifl.
münasip:
uygun, lâyk.
nakfl:
iflleme.
nispet:
ölçü, oran.
rububiyet:
rablk, Allahn her bir
varl¤a yaratlfl gayelerine ulafl-
malar için muhtaç oldu¤u fleyleri
vermesi, terbiye edip idaresi ve
egemenli¤i altnda bulundurmas.
Sâni:
her fleyi sanatl olarak yara-
tan Allah.
sual:
istek.
suret:
flekil.
taltif:
iyilikte bulunma.
vücut:
var etmek, varlk.
adalet:
do¤ruluk; eflitlik ilke-
sine dayal olarak düzenli ve
dengeli davranmak; her hak
sahibine hakknn tam ve ek-
siksiz verilmesi..
adl:
adalet, her hak sahibine
hakkn verme.
âyine:
ayna.
beka:
süreklilik, devamllk.
bürhan:
delil, tank.
cevap:
soruya verilen karfllk.
cihazat:
donanm, cihazlar.
daimî:
sürekli, devaml.
derç:
yerlefltirme, skfltrma.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli.
esma:
adlar, isimler.
fihrist:
liste, içindekiler.
hacat:
ihtiyaçlar.
hacet:
ihtiyaç.
hâkim:
her fleye hükmeden
Allah.
hakîm:
her fleyi bir maksada
uygun ve hikmetle yaratan.
hassas:
duyarl.