Sözler - page 113

Hem, her fleyin hilkatinde gayet derecede hüsnüsanat
bulunmas›, nihayet derecede hakîm bir Sâniin nakfl› ol-
du¤unu gösterir. Evet, flu küçücük insan bedeni içinde
bütün kâinat›n fihristesini, bütün hazain-i rahmetin
anahtarlar›n›, bütün esmalar›n›n âyinelerini derç etmek,
nihayet derecede bir hüsnüsanat içinde bir hikmeti gös-
terir.
fiimdi, hiç mümkün müdür ki, flöyle icraat-› rububiyet-
te hâkim bir hikmet, o rububiyetin kanad›na iltica eden
ve iman ile itaat edenlerin taltifini istemesin ve ebedî tal-
tif etmesin?
Hem, adalet ve mizan ile ifl görüldü¤üne bürhan m› is-
tersin? Her fleye hassas mizanlarla, mahsus ölçülerle vü-
cut vermek, suret giydirmek, yerli yerine koymak, niha-
yetsiz bir adalet ve mizan ile ifl görüldü¤ünü gösterir.
Hem, her hak sahibine istidad› nispetinde hakk›n› ver-
mek, yani vücudunun bütün levaz›mat›n›, bekas›n›n bü-
tün cihazat›n› en münasip bir tarzda vermek, nihayetsiz
bir adalet elini gösterir.
Hem, istidat lisan›yla, ihtiyac-› f›trî lisan›yla, ›zt›rar li-
san›yla sual edilen ve istenilen her fleye daimî cevap ver-
mek, nihayet derecede bir adl ve hikmeti gösteriyor.
fiimdi, hiç mümkün müdür ki, böyle en küçük bir
mahlûkun, en küçük bir hacat›n›n imdad›na koflan bir
adalet ve hikmet, insan gibi en büyük bir mahlûkun be-
ka gibi en büyük bir hacetini mühmel b›raks›n, en büyük
SÖZLER | 113
O
NUNCU
S
ÖZ
hazain-i rahmet:
rahmet hazine-
leri.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hilkat:
yarat›lma, yarat›l›fl.
hüsnüsanat:
sanat›n güzelli¤i.
icraat-› rububiyet:
Cenab-› Hak-
k›n mahlûkat›n üzerindeki terbi-
ye ve tedbir ile ilgili icraat›.
ihtiyac-› f›trî:
yarat›l›fltan gelen
ihtiyaç.
iltica:
s›¤›nma, bar›nma.
imdat:
yard›m.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
itaat:
boyun e¤me.
›zt›rar:
çaresizlik, zorunluluk.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
levaz›mat:
gerekli olan fleyler.
lisan:
dil.
mahlûk:
yarat›k.
mahsus:
özel.
mizan:
ölçü; terazi.
mühmel:
ihmal edilmifl, terk edil-
mifl.
münasip:
uygun, lây›k.
nak›fl:
iflleme.
nispet:
ölçü, oran.
rububiyet:
rabl›k, Allah’›n her bir
varl›¤a yarat›l›fl gayelerine ulafl-
malar› için muhtaç oldu¤u fleyleri
vermesi, terbiye edip idaresi ve
egemenli¤i alt›nda bulundurmas›.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
sual:
istek.
suret:
flekil.
taltif:
iyilikte bulunma.
vücut:
var etmek, varl›k.
adalet:
do¤ruluk; eflitlik ilke-
sine dayal› olarak düzenli ve
dengeli davranmak; her hak
sahibine hakk›n›n tam ve ek-
siksiz verilmesi..
adl:
adalet, her hak sahibine
hakk›n› verme.
âyine:
ayna.
beka:
süreklilik, devaml›l›k.
bürhan:
delil, tan›k.
cevap:
soruya verilen karfl›l›k.
cihazat:
donan›m, cihazlar.
daimî:
sürekli, devaml›.
derç:
yerlefltirme, s›k›flt›rma.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli.
esma:
adlar, isimler.
fihrist:
liste, içindekiler.
hacat:
ihtiyaçlar.
hacet:
ihtiyaç.
hâkim:
her fleye hükmeden
Allah.
hakîm:
her fleyi bir maksada
uygun ve hikmetle yaratan.
hassas:
duyarl›.
1...,103,104,105,106,107,108,109,110,111,112 114,115,116,117,118,119,120,121,122,123,...1482
Powered by FlippingBook