mevsimde birçok defalar tecdit etmek, hadsiz bir cûd ve
sahaveti gösterir. Böyle nihayetsiz bir cûd ve sahavet,
öyle tükenmez hazineler ve rahmet, hem daimî, hem ar-
zu edilen her fley içinde bulunur bir dâr- ziyafet ve ma-
hall-i saadet ister. Hem katî ister ki, o ziyafetten telez-
züz edenler, o mahall-i saadete devam etsinler, ebedî kal-
snlar; tâ zeval ve firakla elem çekmesinler. Çünkü,
ze-
val-i elem lezzet oldu¤u gibi, zeval-i lezzet dahi elemdir
.
Öyle sahavet, elem çektirmek istemez.
Demek, ebedî bir Cenneti, hem içinde ebedî muhtaç-
lar ister. Çünkü, nihayetsiz cûd ve seha, nihayetsiz ihsan
etmek ister, nimetlendirmek ister. Nihayetsiz ihsan ve ni-
metlendirmek ise, nihayetsiz minnettarlk, nimetlenmek
ister. Bu ise, ihsana mazhar olan flahsn devam- vücudu-
nu ister; tâ daimî tenaumla o daimî inama karfl flükür ve
minnettarl¤n göstersin. Yoksa, zeval ile aclaflan cüzî
bir telezzüz, ksack bir zamanda öyle bir cûdusehann
muktezasyla kabil-i tevfik de¤ildir.
Hem dahi, meflher-i sanat- lâhiye olan aktâr- âlem
sergilerine bak, yeryüzündeki nebatat ve hayvanatn
ellerinde olan ilânat- Rabbaniyeye dikkat et,
(HAfiYE)
me-
hasin-i rububiyetin dellâllar olan enbiya ve evliyaya
kulak ver. Nasl müttefikan Sâni-i Zülcelâlin kusursuz
SÖZLER | 115
O
NUNCU
S
ÖZ
ihsan:
iyilik etme.
ilânat- Rabbaniye:
Allahn ilân-
lar.
ilânname:
duyuru.
inam:
nimetlendirme.
kabil-i tevfik:
ba¤daflan.
katî:
tereddüde mahal brakma-
yan.
kyas:
benzetme yapma.
lezzet:
zevk, haz, keyif.
mahall-i saadet:
saadet ve mut-
luluk yeri.
mazhar:
eriflmifl, kavuflmufl.
mehasin-i rububiyet:
rububiye-
tin güzellikleri.
mehasin-i sanat:
sanat güzellik-
leri.
meflher-i sanat- lâhiye:
Allahn
sanatnn teflhir yeri.
minnettar:
bir iyili¤e karfl min-
net duyan.
mucizekâr:
mucize gösteren.
muhtaç:
ihtiyac olan.
mukteza:
gereklilik
murassa:
süslenmifl.
musanna:
sanatl.
münakkafl:
nakfll, resimli
müttefikan:
el birli¤iyle.
müzeyyen:
süslenmifl, süslü.
nebatat:
bitkiler.
nihayetsiz:
sonsuz.
nimet:
iyilik, ihsan, ba¤fl.
rahmet:
acma, merhamet etme.
sahavet:
cömertlik, el açkl¤.
sanatperver:
sanata düflkün.
Sâni:
her fleyi sanatla yapan Al-
lah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi olan ve her fleyi sanatla
yaratan, Allah.
seha:
cömertlik, el açkl¤.
flükür:
görülen bir iyili¤e karfllk
hoflnutluk.
tecdit:
yenileme, tazeleme.
telezzüz:
tad alma.
tenaum:
nimetlenme.
zeval:
sona erme, yok olma.
zeval-i elem:
skntnn yok ol-
mas.
zeval-i lezzet:
lezzetin sona er-
mesi.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
ziyafet:
misafire yedirip içirme.
aktâr- âlem:
âlemin dört bir
yan.
arzu:
istek, heves.
cûd:
cömertlik, el açkl¤.
cüzî:
az.
daimî:
sürekli, devaml.
dâr- ziyafet:
ziyafet yeri,
dünya.
dellâl:
ilân edici.
devam- vücut:
varl¤n de-
vam.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli.
elem:
ac, üzüntü.
enbiya:
peygamberler.
evliya:
keramet sahibi olan-
lar.
firak:
ayrlma.
gayet:
son derece, oldukça.
hazine:
zengin ve de¤erli
kaynak.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal,
faydal ve tam yerli yerinde
olmas.
HAfiYE:
Evet, kemik gibi bir kuru a¤acn ucundaki tel gibi incecik bir
sapta gayet münakkafl, müzeyyen bir çiçek ve gayet musanna ve muras-
sa bir meyve, elbette gayet sanatperver, mucizekâr ve hikmettar bir Sâ-
niin mehasin-i sanatn zîfluura okutturan bir ilânnamedir. flte, nebatata
hayvanat dahi kyas et.