Sözler - page 117

‹flte flu derece âlî, nazirsiz gizli bir cemal ise, kendi me-
hasinini bir mir’atta görmek ve hüsnünün derecat›n› ve
cemalinin mikyaslar›n› zîfluur ve müfltak bir âyinede mü-
flahede etmek istedi¤i gibi, baflkalar›n›n nazar›yla yine
sevgili cemaline bakmak için, görünmek de ister.
Demek, iki vecihle kendi cemaline bakmak—
biri
, her
biri baflka baflka renkte olan âyinelerde bizzat müflahede
etmek;
di¤eri
, müfltak olan seyirci ve mütehayyir olan is-
tihsanc›lar›n müflahedesi ile müflahede etmek—ister.
Demek, hüsün ve cemal, görmek ve görünmek ister.
Görmek, görünmek ise, müfltak seyirci, mütehayyir is-
tihsan edicilerin vücudunu ister.
Hüsün ve cemal ebedî, sermedî oldu¤undan, müfltak-
lar›n devam-› vücutlar›n› ister. Çünkü, daimî bir cemal
ise, zail bir müfltaka raz› olamaz. Zira, dönmemek üzere
zevale mahkûm olan bir seyirci, zevalin tasavvuruyla mu-
habbeti adavete döner; hayreti istihfafa, hürmeti tahkire
meyleder. Çünkü, hodgâm insan, bilmedi¤i fleye düflman
oldu¤u gibi, yetiflmedi¤i fleye de z›tt›r. Hâlbuki, nihayet-
siz bir muhabbet, hadsiz bir flevk ve istihsan ile mukabe-
leye lây›k olan bir cemale karfl› z›mnen bir adavet ve kin
ve inkâr ile mukabele eder. ‹flte, kâfir, Allah’›n düflman›
oldu¤unun s›rr› bundan anlafl›l›yor.
Madem, o nihayetsiz sahavet-i cûd, o misilsiz cemal-i
hüsün, o kusursuz kemalât; ebedî müteflekkirleri, müfltak-
lar›, müstahsinleri iktiza ederler. Hâlbuki, flu misafirha-
ne-i dünyada görüyoruz; herkes çabuk gidip, kayboluyor.
SÖZLER | 117
O
NUNCU
S
ÖZ
mahkûm:
mecbur.
mehasin:
güzellikler.
mikyas:
ölçü.
mir’at:
ayna.
misafirhane-i dünya:
dünya mi-
safirhanesi.
misilsiz:
benzersiz, eflsiz.
muhabbet:
sevgi.
mukabele:
karfl›l›k.
müstahsin:
güzel bulan, be¤e-
nen.
müflahede:
görme.
müfltak:
âfl›k, düflkün.
mütehayyir:
hayrete düflen.
müteflekkir:
teflekkür eden.
nazirsiz:
benzersiz.
nihayetsiz:
sonsuz.
sahavet-i cûd:
çok cömertlik.
sermedî:
sürekli, devaml›.
s›r:
gizli ifl, sebep veya söz.
flevk:
arzu, afl›r› istek.
tahkir:
hakaret, küçümseme.
tasavvur:
düflünme, hayal.
vecih:
yön.
vücudunu istemek:
varl›¤›n› iste-
mek.
zail:
yok olan, gidici.
zeval:
yok olma.
z›mnen:
gizlice.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
adavet:
düflmanl›k, husumet.
âlî:
yüce.
âyine:
ayna.
cemal:
güzellik.
cemal-i hüsün:
cemal ve gü-
zellik.
derecat:
dereceler.
devam-› vücut:
varl›¤›n de-
vam›.
ebedî:
sonu olmayan, sonsuz.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hodgâm:
bencil.
hürmet:
sayg›.
hüsün:
güzellik.
iktiza:
gerekme.
inkâr:
inanmama, kabul et-
meme.
istihfaf:
küçümseme, hafife
alma.
istihsan:
güzel bulma, be¤en-
me.
kâfir:
inanmayan, inkârc›.
kemalât:
mükemmellikler,
üstünlükler.
1...,107,108,109,110,111,112,113,114,115,116 118,119,120,121,122,123,124,125,126,127,...1482
Powered by FlippingBook