flte flu derece âlî, nazirsiz gizli bir cemal ise, kendi me-
hasinini bir miratta görmek ve hüsnünün derecatn ve
cemalinin mikyaslarn zîfluur ve müfltak bir âyinede mü-
flahede etmek istedi¤i gibi, baflkalarnn nazaryla yine
sevgili cemaline bakmak için, görünmek de ister.
Demek, iki vecihle kendi cemaline bakmak
biri
, her
biri baflka baflka renkte olan âyinelerde bizzat müflahede
etmek;
di¤eri
, müfltak olan seyirci ve mütehayyir olan is-
tihsanclarn müflahedesi ile müflahede etmekister.
Demek, hüsün ve cemal, görmek ve görünmek ister.
Görmek, görünmek ise, müfltak seyirci, mütehayyir is-
tihsan edicilerin vücudunu ister.
Hüsün ve cemal ebedî, sermedî oldu¤undan, müfltak-
larn devam- vücutlarn ister. Çünkü, daimî bir cemal
ise, zail bir müfltaka raz olamaz. Zira, dönmemek üzere
zevale mahkûm olan bir seyirci, zevalin tasavvuruyla mu-
habbeti adavete döner; hayreti istihfafa, hürmeti tahkire
meyleder. Çünkü, hodgâm insan, bilmedi¤i fleye düflman
oldu¤u gibi, yetiflmedi¤i fleye de zttr. Hâlbuki, nihayet-
siz bir muhabbet, hadsiz bir flevk ve istihsan ile mukabe-
leye lâyk olan bir cemale karfl zmnen bir adavet ve kin
ve inkâr ile mukabele eder. flte, kâfir, Allahn düflman
oldu¤unun srr bundan anlafllyor.
Madem, o nihayetsiz sahavet-i cûd, o misilsiz cemal-i
hüsün, o kusursuz kemalât; ebedî müteflekkirleri, müfltak-
lar, müstahsinleri iktiza ederler. Hâlbuki, flu misafirha-
ne-i dünyada görüyoruz; herkes çabuk gidip, kayboluyor.
SÖZLER | 117
O
NUNCU
S
ÖZ
mahkûm:
mecbur.
mehasin:
güzellikler.
mikyas:
ölçü.
mirat:
ayna.
misafirhane-i dünya:
dünya mi-
safirhanesi.
misilsiz:
benzersiz, eflsiz.
muhabbet:
sevgi.
mukabele:
karfllk.
müstahsin:
güzel bulan, be¤e-
nen.
müflahede:
görme.
müfltak:
âflk, düflkün.
mütehayyir:
hayrete düflen.
müteflekkir:
teflekkür eden.
nazirsiz:
benzersiz.
nihayetsiz:
sonsuz.
sahavet-i cûd:
çok cömertlik.
sermedî:
sürekli, devaml.
sr:
gizli ifl, sebep veya söz.
flevk:
arzu, aflr istek.
tahkir:
hakaret, küçümseme.
tasavvur:
düflünme, hayal.
vecih:
yön.
vücudunu istemek:
varl¤n iste-
mek.
zail:
yok olan, gidici.
zeval:
yok olma.
zmnen:
gizlice.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
adavet:
düflmanlk, husumet.
âlî:
yüce.
âyine:
ayna.
cemal:
güzellik.
cemal-i hüsün:
cemal ve gü-
zellik.
derecat:
dereceler.
devam- vücut:
varl¤n de-
vam.
ebedî:
sonu olmayan, sonsuz.
hadsiz:
snrsz.
hodgâm:
bencil.
hürmet:
sayg.
hüsün:
güzellik.
iktiza:
gerekme.
inkâr:
inanmama, kabul et-
meme.
istihfaf:
küçümseme, hafife
alma.
istihsan:
güzel bulma, be¤en-
me.
kâfir:
inanmayan, inkârc.
kemalât:
mükemmellikler,
üstünlükler.