Sözler - page 108

Birinci Hakikat
Bab-› rububiyet ve saltanatt›r ki, ism-i
Rabbin
cilvesi-
dir.
Hiç mümkün müdür ki, fle’n-i rububiyet ve saltanat-›
ulûhiyet, bahusus böyle bir kâinat›, kemalât›n› göster-
mek için gayet âlî gayeler ve yüksek maksatlar ile icat et-
sin, onun gayat ve makas›d›na karfl›, iman ve ubudiyetle
mukabele eden mü’minlere mükâfat› bulunmas›n ve o
makas›d› red ve tahkir ile mukabele eden ehl-i dalâlete
mücazat etmesin?
‹kinci Hakikat
Bab-› kerem ve rahmettir ki,
Kerîm
ve
Rahîm
isminin
cilvesidir.
Hiç mümkün müdür ki, gösterdi¤i âsâr ile nihayetsiz
bir kerem ve nihayetsiz bir rahmet ve nihayetsiz bir izzet
ve nihayetsiz bir gayret sahibi olan flu âlemin Rabbi, ke-
rem ve rahmetine lây›k mükâfat, izzet ve gayretine fla-
yeste mücazatta bulunmas›n?
Evet, flu dünya gidiflat›na bak›lsa, görülüyor ki, en âciz,
en zay›ftan tut,
(HAfi‹YE)
tâ en kaviye kadar her canl›ya lây›k
bir r›z›k veriliyor. En zay›f, en âcize en iyi r›z›k veriliyor.
âciz:
eli yetmez, gücü yetmez,
güçsüz.
âlem:
dünya.
âlî:
yüce, yüksek.
âsâr:
eserler.
bab-› kerem ve rahmet:
flefkat,
merhamet ve cömertlik, ikram
ihsan kap›s›.
bab-› rububiyet ve saltanat:
ter-
biye edicilik ve hâkimiyet kap›s›.
bahusus:
özellikle.
binaen:
... den dolay›, dayanarak.
cilve:
görüntü, yans›ma.
delil-i kat’î:
kesin delil.
derd-i maiflet:
geçim s›k›nt›s›.
d›yk-› maiflet:
geçim darl›¤›.
ehl-i dalâlet:
dalâlette gidenler,
inkâr edenler.
gayat:
hedefler, amaçlar.
gaye:
hedef, amaç.
gayet:
son derece.
gayret:
koruma muhafaza etme
duygusu; haysiyet.
gidiflat:
olaylar›n geliflme biçimi.
hakikat:
gerçek.
hafliye:
dipnot, ek.
hile:
aldatma, kand›rma.
hüsnümaiflet:
geçim güzelli¤i;
güzelce beslenmek.
icat:
vücuda getirme, yoktan ya-
ratma.
iftikar:
fakirlik, fakir oldu¤unu
göstermesi.
ihtiyar:
seçme, irade.
iktidar:
güç, kudret, gereken
kuvvet.
iktidars›z:
güçsüz.
iman:
inanma, inanç.
ism-i Rab:
Cenab-› Hakk›n terbi-
ye edici Rab ismi.
izzet:
de¤er, itibar, fleref, yücelik,
üstünlük.
kavi:
kuvvetli, güçlü.
kemalât:
mükemmellikler, ku-
sursuzluklar.
kerem:
cömertlik, lütuf, ihsan,
ba¤›fl.
Kerîm:
kimseye muhtaç olma-
yan, sonsuz ikram ve gerçek zen-
ginlik sahibi Allah.
lây›k:
yak›flan, yak›fl›r, münasip.
makas›d:
amaçlar, neticeler.
maksat:
amaç; netice.
makusen mütenasip:
ters oran-
t›l›.
mukabele:
karfl›l›k verme, karfl›-
lama.
muktedir:
güçlü, kuvvetli.
mücazat:
bir suça karfl› verilen
ceza.
mükâfat:
ödül.
mü’min:
iman eden, inanan.
mümkün:
olabilirlik.
müptelâ:
düflkün ve tutulmufl
olan.
nihayetsiz:
sonsuz.
Rahîm:
sonsuz merhamet sa-
hibi ve mahlûkata çok flefkat
eden Allah.
rahmet:
ac›ma, merhamet
etme, esirgeme, ba¤›fllama,
flefkat gösterme.
red:
kabul etmeme.
r›z›k:
hayat› devam ettirme-
ye yetecek miktarda yiyecek.
r›zk-› helâl:
helâl r›z›k.
saltanat-› ulûhiyet:
ortak ka-
bul etmeyen ‹lâhî hâkimiyet.
semiz:
besili, etine dolgun.
flayeste:
yak›fl›r, uygun, lây›k,
münasip.
fle’n-i rububiyet:
terbiye edi-
cili¤in gere¤i.
tahkir:
hakaret etme, afla¤›-
lama.
ubudiyet:
kulluk, itaat.
vücut:
beden.
zekâvet:
zekilik, kavrama ka-
biliyeti.
108 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
HAfi‹YE:
R›zk-› helâl iktidar ile al›nmad›¤›na, belki iftikara binaen veril-
di¤ine delil-i kat’î, iktidars›z yavrular›n hüsnümaifleti ve muktedir canavar-
lar›n d›yk-› maifleti, hem zekâvetsiz bal›klar›n semizli¤i ve zekâvetli, hileli
tilki ve maymunun derd-i maifletle vücutça zay›fl›¤›d›r. Demek, r›z›k ikti-
dar ve ihtiyar ile makusen mütenasiptir; ne derece iktidar ve ihtiyar›na
güvense, o derece derd-i maiflete müptelâ olur.
1...,98,99,100,101,102,103,104,105,106,107 109,110,111,112,113,114,115,116,117,118,...1482
Powered by FlippingBook