Sözler - page 101

Bir a¤aç bir kelimedir; ne kadar sahifesi vard›r. Bir mey-
ve, bir harf; bir çekirdek, bir noktad›r. O noktada koca
bir a¤ac›n program›, fihristesi var. ‹flte böyle bir kitap,
evsaf-› celâl ve cemale, nihayetsiz kudret ve hikmete ma-
lik bir Zat-› Zülcelâl’in nakfl-› kalem-i kudreti olabilir. De-
mek, âlemin fluhuduyla, bu iman lâz›m gelir—illâ ki da-
lâletten sarhofl olmufl ola.
Hem nas›l ki, bir hane ustas›z olmaz. Bahusus öyle bir
hane ki; harika sanatlarla, acip nak›fllarla, garip ziynet-
lerle tezyin edilmifl. Hatta, her bir tafl›nda bir saray ka-
dar sanat derç edilmifl. Ustas›z olmak, hiçbir ak›l kabul
edemez; gayet mahir bir sanatkâr ister. Bahusus, o saray
içinde, sinema perdeleri gibi, her saatte hakikî menziller
teflkil edilip, kemal-i intizamla, elbise de¤ifltirdi¤i gibi de-
¤ifltiriyor. Hatta, her bir hakikî perde içinde müteaddit
küçük küçük menziller icat ediliyor.
Öyle de, flu kâinat nihayetsiz hakîm, alîm, kadîr bir
Sâni ister. Çünkü, flu muhteflem kâinat öyle bir sarayd›r
ki; ay, günefl lâmbalar›; y›ld›zlar, mumlar›; zaman bir ip,
bir flerittir ki, o Sâni-i Zülcelâl her sene bir baflka âlemi
ona tak›p gösteriyor. O takt›¤› âlemin içinde üç yüz alt-
m›fl tarzda muntazam suretlerini tecdit ediyor, kemal-i in-
tizamla ve hikmetle de¤ifltiriyor. Yeryüzünü bir sofra-i ni-
met yapm›fl ki, her bahar mevsiminde üç yüz bin enva-›
masnuat›yla tezyin ediyor, had ve hesaba gelmez enva-›
ihsanat›yla dolduruyor. Öyle bir tarzda ki, nihayet ihtilât
içinde ve kar›flm›fl olduklar› hâlde, nihayet derecede im-
tiyaz ve farkla birbirlerinden ayr›l›yor. Baflka cihetleri
SÖZLER | 101
O
NUNCU
S
ÖZ
hikmet sahibi Allah.
hane:
ev.
harika:
ola¤anüstü vas›flar tafl›-
yan ve hayranl›k hissi uyand›ran.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak faydal› ve tam ye-
rinde olmas›.
icat:
yoktan var etmek.
ihtilât:
kar›fl›kl›k.
illâ:
ancak, yaln›z.
iman:
inanç, Allah’a inanma.
imtiyaz:
seçilmifllik.
Kadîr:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
kâinat:
evren, tüm yarat›klar,
varl›klar.
kemal-i hikmet:
her fleyin mü-
kemmel olarak belirli gayelere
yönelik, faydal› ve tam yerinde
olmas›.
kemal-i intizam:
mükemmel dü-
zen.
kudret:
güç, kuvvet.
lâz›m gelme:
gerekli olma.
mahir:
maharetli, elinden iyi ifl
gelen.
malik:
sahip.
menzil:
yer, mekân.
muhteflem:
ihtiflaml›, görkemli, .
muntazam:
düzene girmifl, dü-
zenli.
müteaddit:
birçok, çeflitli.
nak›fl:
süs, ziynet.
nakfl-› kalem-i kudret:
kudret
kalemiyle yap›lan iflleme.
nihayet:
son derece.
nihayetsiz:
sonsuz, s›n›rs›z.
sanat:
ustal›k; güzellik ve estetik.
sanatkâr:
ifli ustal›kla yapan.
Sâni:
her fleyi sanatla yaratan Al-
lah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi olan ve her fleyi sanatla
yaratan, Allah.
saray:
muhteflem, görkemli bü-
yük yap›.
sarhofl:
kendinden geçmifl, akl›
bafl›nda olmayan.
sofra-i nimet:
nimet sofras›.
flerit:
üzerinde görüntülerin dizil-
di¤i parça; film fleridi.
fluhut:
kâinatta Allah’›n varl›k ve
birli¤ini gösteren delilleri görme.
tarz:
biçim, flekil, suret.
tecdit:
yenileme, tazeleme.
teflkil:
yarat›p flekil verme.
tezyin:
süsleme, ziynetlendirme.
Zat-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan zat, Allah.
ziynet:
süs.
acip:
hayrette b›rakan, flafl›r-
tan.
âlem:
dünya.
Alîm:
her fleyi hakk›yla bilen
Allah.
bahusus:
özellikle, hele.
cihet:
yön.
dalâlet:
do¤ru yoldan ayr›l-
mak.
derç:
yerlefltirme.
enva-› ihsanat:
iyilik ve ni-
metlerin çeflitleri.
enva-› masnuat:
sanatl› ya-
p›lm›fl varl›klar›n çeflitleri.
evsaf-› celâl ve cemal:
‹lâhî
güzelli¤in ve büyüklü¤ün ni-
telikleri.
fihriste:
liste, katalog.
garip:
hayret verici.
had ve hesaba gelmez:
say›-
s›z ve s›n›rs›z.
hakikî:
gerçek.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan,
1...,91,92,93,94,95,96,97,98,99,100 102,103,104,105,106,107,108,109,110,111,...1482
Powered by FlippingBook