Bir a¤aç bir kelimedir; ne kadar sahifesi vardr. Bir mey-
ve, bir harf; bir çekirdek, bir noktadr. O noktada koca
bir a¤acn program, fihristesi var. flte böyle bir kitap,
evsaf- celâl ve cemale, nihayetsiz kudret ve hikmete ma-
lik bir Zat- Zülcelâlin nakfl- kalem-i kudreti olabilir. De-
mek, âlemin fluhuduyla, bu iman lâzm gelirillâ ki da-
lâletten sarhofl olmufl ola.
Hem nasl ki, bir hane ustasz olmaz. Bahusus öyle bir
hane ki; harika sanatlarla, acip nakfllarla, garip ziynet-
lerle tezyin edilmifl. Hatta, her bir taflnda bir saray ka-
dar sanat derç edilmifl. Ustasz olmak, hiçbir akl kabul
edemez; gayet mahir bir sanatkâr ister. Bahusus, o saray
içinde, sinema perdeleri gibi, her saatte hakikî menziller
teflkil edilip, kemal-i intizamla, elbise de¤ifltirdi¤i gibi de-
¤ifltiriyor. Hatta, her bir hakikî perde içinde müteaddit
küçük küçük menziller icat ediliyor.
Öyle de, flu kâinat nihayetsiz hakîm, alîm, kadîr bir
Sâni ister. Çünkü, flu muhteflem kâinat öyle bir saraydr
ki; ay, günefl lâmbalar; yldzlar, mumlar; zaman bir ip,
bir flerittir ki, o Sâni-i Zülcelâl her sene bir baflka âlemi
ona takp gösteriyor. O takt¤ âlemin içinde üç yüz alt-
mfl tarzda muntazam suretlerini tecdit ediyor, kemal-i in-
tizamla ve hikmetle de¤ifltiriyor. Yeryüzünü bir sofra-i ni-
met yapmfl ki, her bahar mevsiminde üç yüz bin enva-
masnuatyla tezyin ediyor, had ve hesaba gelmez enva-
ihsanatyla dolduruyor. Öyle bir tarzda ki, nihayet ihtilât
içinde ve karflmfl olduklar hâlde, nihayet derecede im-
tiyaz ve farkla birbirlerinden ayrlyor. Baflka cihetleri
SÖZLER | 101
O
NUNCU
S
ÖZ
hikmet sahibi Allah.
hane:
ev.
harika:
ola¤anüstü vasflar tafl-
yan ve hayranlk hissi uyandran.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak faydal ve tam ye-
rinde olmas.
icat:
yoktan var etmek.
ihtilât:
karflklk.
illâ:
ancak, yalnz.
iman:
inanç, Allaha inanma.
imtiyaz:
seçilmifllik.
Kadîr:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
kâinat:
evren, tüm yaratklar,
varlklar.
kemal-i hikmet:
her fleyin mü-
kemmel olarak belirli gayelere
yönelik, faydal ve tam yerinde
olmas.
kemal-i intizam:
mükemmel dü-
zen.
kudret:
güç, kuvvet.
lâzm gelme:
gerekli olma.
mahir:
maharetli, elinden iyi ifl
gelen.
malik:
sahip.
menzil:
yer, mekân.
muhteflem:
ihtiflaml, görkemli, .
muntazam:
düzene girmifl, dü-
zenli.
müteaddit:
birçok, çeflitli.
nakfl:
süs, ziynet.
nakfl- kalem-i kudret:
kudret
kalemiyle yaplan iflleme.
nihayet:
son derece.
nihayetsiz:
sonsuz, snrsz.
sanat:
ustalk; güzellik ve estetik.
sanatkâr:
ifli ustalkla yapan.
Sâni:
her fleyi sanatla yaratan Al-
lah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi olan ve her fleyi sanatla
yaratan, Allah.
saray:
muhteflem, görkemli bü-
yük yap.
sarhofl:
kendinden geçmifl, akl
baflnda olmayan.
sofra-i nimet:
nimet sofras.
flerit:
üzerinde görüntülerin dizil-
di¤i parça; film fleridi.
fluhut:
kâinatta Allahn varlk ve
birli¤ini gösteren delilleri görme.
tarz:
biçim, flekil, suret.
tecdit:
yenileme, tazeleme.
teflkil:
yaratp flekil verme.
tezyin:
süsleme, ziynetlendirme.
Zat- Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan zat, Allah.
ziynet:
süs.
acip:
hayrette brakan, flaflr-
tan.
âlem:
dünya.
Alîm:
her fleyi hakkyla bilen
Allah.
bahusus:
özellikle, hele.
cihet:
yön.
dalâlet:
do¤ru yoldan ayrl-
mak.
derç:
yerlefltirme.
enva- ihsanat:
iyilik ve ni-
metlerin çeflitleri.
enva- masnuat:
sanatl ya-
plmfl varlklarn çeflitleri.
evsaf- celâl ve cemal:
lâhî
güzelli¤in ve büyüklü¤ün ni-
telikleri.
fihriste:
liste, katalog.
garip:
hayret verici.
had ve hesaba gelmez:
say-
sz ve snrsz.
hakikî:
gerçek.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan,