Evet, ehl-i tahkikatn ittifakyla, flakk- kamer ve par-
maklarndan su akmas gibi bine bali¤ mucizatndan had
ve hesaba gelmez delâil-i nübüvvetinden baflka, Kurân-
Azîmüflflan gibi bir bahr-i hakaik ve krk vecihle mucize
olan mucize-i kübra günefl gibi risaletini göstermeye kâ-
fidir. Baflka risalelerde ve bilhassa Yirmi Beflinci Sözde
Kurânn krka karip vücuh-u icazndan bahsetti¤imiz-
den burada ksa kesiyoruz.
ÜÇÜNCÜ fiARET
Hatra gelmesin ki, bu küçücük insann ne ehemmiye-
ti var ki, bu azîm dünya onun muhasebe-i amali için ka-
pansn; baflka bir daire açlsn? Çünkü, bu küçücük in-
san, camiiyet-i ftrat itibaryla flu mevcudat içinde bir us-
tabafl ve bir dellâl- saltanat- lâhiye ve bir ubudiyet-i kül-
liyeye mazhar oldu¤undan, büyük ehemmiyeti vardr.
Hem, hatra gelmesin ki, ksack bir ömürde nasl ebe-
dî bir azaba müstahak olur? Zira küfür, flu mektubat- Sa-
medâniye derecesinde ve kymetinde olan kâinat mana-
sz, gayesiz bir derekeye düflürdü¤ü için, bütün kâinata
karfl bir tahkir oldu¤u gibi, bu mevcudatta cilveleri, na-
kfllar görünen bütün esma-i kudsiye-i lâhiyeyi inkâr ile
red ve Cenab- Hakkn hakkaniyet ve sdkn gösteren
gayrimütenahi bütün delillerini tekzip oldu¤undan, niha-
yetsiz bir cinayettir. Nihayetsiz cinayet ise, nihayetsiz
azab icap eder.
muhasebe-i amal:
amellerin
de¤erlendirilmesi.
müstahak:
hak eden, hak et-
mifl.
nakfl:
iflleme, eser.
nihayetsiz:
sonsuz.
red:
kabul etmeme, tanma-
ma.
risale:
Risale-i Nurun bölüm-
leri.
risalet:
peygamberlik, elçilik.
sdk:
do¤ruluk, gerçeklik.
flakk- kamer:
ayn ikiye bö-
lünmesi.
tahkir:
hakaret etme, afla¤-
lama.
tekzip:
yalanlama.
ubudiyet-i külliye:
bütün ya-
ratklarn ibadetlerini içine
alan kulluk.
vecih:
yön, taraf.
vücuh-u icaz:
mucizelik
yönleri.
zira:
çünkü.
106 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
azap:
ac ve sknt.
azîm:
büyük.
bahr-i hakaik:
apaçk hakikatler
denizi, gerçekler denizi.
bahsetmek:
anlatmak.
bali¤:
ulaflmfl.
bilhassa:
özellikle.
camiiyet-i ftrat:
bir çok kabiliyet
ve özellikleri içine alan yaratlfl.
Cenab- Hak:
Allah.
cilve:
görünme, yansma.
cinayet:
a¤r suç.
delâil-i nübüvvet:
peygamberlik
delilleri.
delil:
kant.
dellâl- saltanat- lâhiye:
lâhî
saltanatn ilâncs.
dereke:
afla¤ derece.
ebedî:
sonsuz, sürekli.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
ehl-i tahkikat:
hakikatleri delille-
riyle bilen âlimler.
esma-i kudsiye-i lâhiye:
Allahn
kutsal, mukaddes ve muazzez
isimleri.
gayesiz:
amaçsz.
gayrimütenahi:
sonu olmayan.
had ve hesaba gelmez:
saysz
ve snrsz.
hakkaniyet:
hak ve adalete uy-
gunluk.
hatra gelmek:
akla gelmek, kal-
be gelmek.
icap etme:
gerektirme.
inkâr:
kabul etmeme.
ittifak:
bir konuda ayn fikirde ol-
ma.
kâfi:
yeterli.
karip:
yakn.
Kurân- Azîmüflflan:
flan ve flere-
fi yüce olan Kurân.
küfür:
inkâr, red; Allahn varl¤-
na, birli¤ine inanmama.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma.
mektubat- Samedâniye:
Ce-
nab- Hakkn isim ve sfatlarn
anlatan, Allahn birli¤ini gösteren
varlklar.
mevcudat:
varlklar, yaratlmfllar.
mucizat:
mucizeler, ola¤anüstü
ve benzersiz eser ya da ifller.
mucize:
ola¤anüstü ve benzersiz
eser ya da ifl.
mucize-i kübra:
en büyük
mucize.