talebeleriniz, Kur’ânî hizmetlerinde gayretli bir surette
çalışmaktadırlar. Mübareklerin yazdıkları gibi, dört köy-
de dört ay zarfında, elifba okumayan kırk-elli adam,
Risaletü’n-Nur’u mükemmel yazmaya muvaffak olmaları
harika bir keramet-i
Risaletü’n-Nur
olduğuna kanaatimiz
geldi.
Risale-i Nur Şakirtlerinden
Hüsrev
* * *
HULÛSÎ BEYİN BİR FIKRASIDIR.
Aziz Üstadım,
On Dokuzuncu Mektubu bir mecliste ve bir cuma ge-
cesi okumak niyetiyle üzerime almıştım. Şiddetli yağ-
murlu bir gece idi. O mecliste okumak üzere elimi cebi-
me koydum, o mübarek eser yerinde olmadığını hayret-
le gördüm. Eseri koyduğum cep yırtık ve delik olmadığı
gibi, ben de başka hiçbir yerde durmadığıma göre bu ha-
le hayret etmemek kabil mi? O geceyi uykusuz geçirdim,
müteessir oldum. Hazret-i Gavs’tan bu mübarek eseri is-
tedim. Lillâhilhamd, ertesi günü, bu eseri dinlemekle na-
maza başlamış olan bir muallim vasıtasıyla bulundu. Şa-
kır şakır yağmur altında ve çamur içinde bu mübarek
eser bulunsa bile artık okunmayacak derece olacağını
tahmin edersiniz, değil mi? Şayan-ı hayret ve cay-ı
dikkat ve medar-ı ibrettir ki, en ufak bir leke bile olma-
mıştır. Hafız-ı Hakikî, o mübarek eseri, ona manen ve
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
cây-ı dikkat:
dikkat edilecek nok-
ta, dikkat edilecek yer veya şey;
dikkate değer.
M
ÜHİM
P
ARÇALAR
| 72 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ
elifba:
Arap dilinin seslerini ve
yazı sistemini gösteren harfler
dizisi.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
Hafız-ı Hakikî:
hakikî muhafa-
za eden ve koruyan Allah.
hârika:
olağanüstü.
Hazret-i Gavs:
Abdulkadir
Geylanî (k.s) Hazretleri.
kabil:
mümkün, ihtimal daire-
sinde.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
keramet-i Risaletü’n-Nur:
Ri-
sale-i Nur’un kerameti.
Kur’ânî:
Kur’ân’a uygun,
Kur’ân’a ait.
Lillâhilhamd:
Allah’a hamdol-
sun ki!.
manen:
mana bakımından,
manaca.
meclis:
topluluk.
medar-ı ibret:
ibret sebebi,
vesilesi.
muallim:
ders veren, öğret-
men.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müteessir:
teessüre kapılan,
hüzünlü, kederli, mahzun.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
Risaletü’n-Nur:
Nur Risalesi,
Bediüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şakirt:
talebe, öğrenci.
Şayan-ı hayret:
şaşılacak,
hayret verici şey.
talebe:
öğrenci.
vasıta:
aracılık.
zarfında:
süresince.