ekmek, yine iki sene iki kitabın okunmasına binde bir üc-
ret diye geldi. Gözümüzle gördük.
Hem bugün o hane sahibesinin, yedi senedir adını bil-
mediği için “İsmin nedir?” diye sordu. O da demiş: “Hay-
riye’dir.” Hayriye isminde olmak tefeülüyle, iki saat son-
ra, Hayri namında Risale-i Nur’un bir şakirdi, haberimiz
yokken İstanbul’a gitmiş. Hem ticaret münasebetiyle iki
mühim şakirtler dahi gidip geç kaldılar. Maddi, manevî
fırtınalar münasebetiyle Üstadımız onları, hem oradaki
mühim bir şakirdi için çok merak ediyordu. Bugün o Hay-
ri, iki saat o Hayriye’den sonra geldi; o üç şakirt hakkın-
daki merakı izale etmekle beraber Üstadın sonra –dört
aydan beri devam eden “tefarik” namında Üstadımızın
bir kokusu bugün bitmiş, kendimiz gördük– Hayri’nin bir
küçük şişe elinde. “İşte size tefarik getirdim.” dedi. İşte
bu küçük, lâtif tefarikteki tevafuka “Barekâllah” dedik.
Bu iki gün zarfında bu küçük numuneler gibi, Üstadı-
mız, Mu’cizat-ı Ahmediyenin (
ASM
) tashihatıyla meşgul ol-
duğu için, çok numuneler görmüş. Madem iki gün
zarfında bu kadar inayetin cilvelerini görüyoruz; Risale-i
Nur dairesi içinde dikkat edilse, herkes kendi nefsinde hiz-
meti derecesinde böyle numuneleri görebilir.
Risale-i Nur Şakirtlerinden
Hilmi, Emin, Kamil, Feyzi, Hafız Ahmed
Evet. Ben de tasdik ediyorum.
Said Nursî
* * *
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 335 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
barekallah:
Allah mübarek et-
sin, hayırlı ve bereketli olsun.
cilve:
tecelli, görüntü
hane:
ev
inayet:
yardım, ihsan, lütuf
izale:
giderme, ortadan kaldır-
ma
lâtif:
tatlı, hoş
maddî:
madde ile alakalı, cis-
manî
madem:
...den dolayı, böyle
ise
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan
Mu’cizat-ı Ahmediye:
Pey-
gamber Efendimizin (asm)
gösterdiği mu’cizeler.
mühim:
önemli, ehemmiyetli
münasebet:
vesile, -dan dola-
yı
münasebet:
vesile, -dan dola-
yı
nam:
ad
nefs:
kötü vasıfları kendisinde
toplayan hayırlı işlerden alıko-
yan güç
nümune:
örnek
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sahibe:
bir şeyin sahibi olan
kadın.
şakirt:
talebe, öğrenci
tasdik:
doğrulama, onaylama
tashihat:
düzeltmeler, tashih-
ler.
tefârîk:
bir koku çeşidi.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme
zarfında:
süresince