Hem Risale-i Nur’un bir silsile-i kerametini teşkil eden
tevafuk, bu hâdisede hiç tesadüfe havale edilmez bir tarz-
da üç-dört tevafukla, Leyle-i Miraç ve Leyle-i Regaib hür-
metlerinde Risale-i Nur’un da bir hissesi var olduğunu
gördük.
Birinci tevafuk:
İptida ve intiha-i terakkiyat-ı hayat-ı Ah-
mediyenin ünvanları olan Leyle-i Regaib ve Leyle-i Miraç
bu kuraklık zamanında kesretli rahmette tevafuklarıdır.
İkinci tevafuk:
Bugünlerde Hüsrev’in tevafuklu yazdığı
Miraç Risalesini burada Risale-i Nur talebeleri şevke ge-
lip aynen tevafukunu, hatta yedi “fakat, fakat, fakat” ke-
limelerinin parlak tevafukunu gösteren nüshaları yazdılar,
bitirdiler. Ben de tashih ediyordum, başkaları da okuyor-
dular. Birden Miraç gecesi kesretli rahmetiyle gelmesi,
Risale-i Nur’un yazılması ve Hüsrev’in Miraç Risalesi ve
intişarı dahi bir vesile-i rahmet olduğunu talebelerine bir
kanaat verdi. İki-üç tevafuk daha var. Bize kat’î kanaat
veriyor ki, tesadüf içinde yoktur. Doğrudan doğruya bu
muannit zamanında şeair-i İslâmiyenin ehemmiyetlerini
göstermeye bir işarettir.Umum kardeşlerime selâm ve Mi-
raçlarını tebrik ederim.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Buranın umum ahlisi ve Risale-i
Nur Şakirtleri namına kardeşiniz
Said Nursî
Evet Üstadımızı tasdik ediyoruz.
Mehmed, Mehmed, Osman, İbrahim, Ceylan, Hayri, vs.
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 343 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
ahali:
halk.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
hâdise:
olay.
havale:
bir şeyi başkasının üs-
tüne bırakma.
hisse:
pay, nasip.
ibtida ve intiha-yı terakki-
yat-ı hayat-ı Ahmediye:
Hz.
Peygamberin manevî hayatın-
daki terakkiyatının başı ve so-
nu, uç noktası; bütün yaratıl-
mışların en faziletlisi olma.
intişar:
yayılma, yaygınlaşma,
neşrolunma.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
kesretli:
çokluğu olan, çok
fazla.
leyle-i Miraç:
Miraç Gecesi, Hz.
Muhammed’in Miraca çıktığı
gece, Recep ayının 27. gecesi.
leyle-i Regaip:
Regaip Gecesi,
Recep ayının ilk Cuma gecesi.
Miraç:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed (asm) Efendimizin,
Recep ayının 27. gecesinde
Cenab-ı Hakkın huzuruna ru-
hen, cismen, hâlen çıkması
mu’cizesi.
muannit:
inatçı, ayak direyen.
nam:
ad.
nüsha:
birbirinin aynı olan su-
retlerin her biri.
rahmet:
şefkat etmek, merha-
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
met etmek, esirgemek.
rahmet:
şefkat etmek, merhamet
etmek, esirgemek.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
silsile-i keramet:
keramet silsilesi,
kerametin zincirleme birbirini ta-
kip etmesi.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şeair-i İslâmiye:
İslâm’a ait işaret-
ler, İslâm’a sembol olmuş iş ve
ibadetler.
şevk:
şiddetli arzu, istek; keyif, ne-
şe.
talebe:
öğrenci.
tarz:
biçim, şekil.
tasdik:
bir şeyin veya kimsenin
doğruluğuna kesin olarak hük-
metme.
tashih:
düzeltme, yanlışını gider-
me.
tesadüf:
rastlantı.
teşkil:
oluşturma, şekillendirme.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra, ölçü
ve münasebetler içerisinde birbiri-
ne denk gelme.
umum:
bütün.
unvan:
ad, isim.
vesile-i rahmet:
rahmeti kazan-
ma sebebi.