Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 336

Feyzi ile Emin Diyorlar:
Üstadımızın ve Risale-i Nur’un ciddî hakaikleri içinde
en tatlı bir fakihesi tevafuk olduğu için, kardeşlerimize, yi-
ne bu iki gün zarfında küçük bir iki tevafuku, size bundan
evvelki tevafuka haşiye olarak yazıyoruz.
Evet, nasıl ki kelimatta ve kelimat-ı mektubede teva-
fuk, bir kast, bir inayet-i hususiyeyi gösteriyor. Bazan ha-
rika olup keramet derecesine çıkıyor. Bazan lâtif bir za-
rafet veriyor. Aynen öyle de, Risale-i Nur’a ait ve Üstadı-
mıza ait hâdisatta da aynen, kastî ve inayetkârâne teva-
fuku, akvalde olduğu gibi o ef’alde de görüyoruz.
Ezcümle: Size yazılan, dört ay gelmeyen hane sahibe-
si için Emin kardeşimize dedi: “Haber gönder” tekellü-
münde, onun kapı çalması tevafuk ettiği gibi; aynı cüm-
leyi bir-iki gün sonra iki defa okunduğu zaman, “Emin’e
dediği” kelimesi okunduğu ânında, aşağıdaki kapıyı Emin
açtı. Gelmek zamanı gelmeden geldi. İkinci gün, yine baş-
ka bir adama okunduğu vakit, “Emin’e dediği” kelimesi-
ni okuduğu vakit, aynı anda yukarı kapıyı Emin açtı, gel-
mek âdetine muhalif olarak geldi, girdi. Bu iki tevafuk,
hane sahibesinin tevafukuna tevafuku gösteriyor ki, en
cüz’î işlerimiz de tesadüf değil, kastî tevafuktur.
Hem, dört ay evvel bize bir parça tarhana getiren Ri-
sale-i Nur Şakirtlerinden Fuad’ın, İstanbul’a gidip, otuz
gün tehirinden, geç kalmasından endişe ettiğimiz aynı
günde, onun tarhanası bittiği aynı günde gelmesi tevafuk
etti.
âdet:
görenek, usul, alışkanlık
akval:
sözler
ciddî:
gerçek olarak, hakikaten
cüz’î:
küçük, az
ef’al:
fiiller, ameller
endişe:
kaygı
evvel:
önce
ezcümle:
bu cümleden olarak
fakihe:
yemiş, meyve.
hâdisat:
hâdiseler, olaylar
hakaik:
hakikatler, doğrular,
gerçekler.
hane:
ev
hârika:
olağanüstü
haşiye:
dipnot
inayet-i hususiye:
özel yar-
dım, koruma
inayetkârâne:
lütuf ve hima-
yede bulunana yakışır surette,
yardım edene yakışır şekilde.
kasdî:
bile bile yapılan
kast:
bir işi bile bile, isteyerek
yapma
kelimat:
kelimeler, sözler
kelimat-ı mektube:
mektup-
taki kelimeler, sözler
keramet:
Allah’ın velî kulların-
da görülen olağanüstü hâller
veya tabiatüstü hâdiseler
lâtif:
tatlı, hoş
muhalif:
muhalefet eden, bir
fiil ve düşünceye karşı zıt dü-
şüncede bulunan
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sahibe:
bir şeyin sahibi olan
kadın.
şakirt:
talebe, öğrenci
te’hîr:
erteleme, sonraya bı-
rakma
tekellüm:
söyleme, konuşma
tesadüf:
rastlantı
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme
zarafet:
zariflik, incelik, kibar-
lık
zarfında:
süresince
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 336 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ
1...,326,327,328,329,330,331,332,333,334,335 337,338,339,340,341,342,343,344,345,346,...560
Powered by FlippingBook