(2)
o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h $G o
ân
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µr
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°Sp
ÉH
Aziz, Sıddık Kardeşlerim,
Bir sual:
“Tevafukla bu keramet nasıl kat'i sabit olu-
yor?” diye kardeşlerimizden birisinin sualine küçük bir ce-
vaptır.
Elcevap:
Birşeyde tevafuk olsa, küçük bir emare olur
ki, onda bir kasıt var, bir irade var; rastgele bir tesadüf
değil. Ve bilhassa tevafuk birkaç cihette olsa, o emare
tam kuvvetleşir. Ve bilhassa, yüz ihtimal içinde iki şeye
mahsus ve o iki şey birbiriyle tam münasebettar olsa, o
tevafuktan gelen işaret sarih bir delalet hükmüne geçer
ki, bir kasıt ve irade ile ve bir maksat için o tevafuk ol-
muş, tesadüfün ihtimali yok.
İşte, bu mesele-i Miraciye de aynen böyle oldu. Dok-
san dokuz gün içinde yalnız Leyle-i Regaip ve Leyle-i Mi-
raca yağmur rahmetinin tevafuku ve o iki gece ve güne
mahsus olması, daha evvel ve daha sonra olmaması ve
ihtiyac-ı şedidin tam vaktine muvafakatı ve Miraciye Ri-
salesinin burada çoklar tarafından şevkle kıraat ve kita-
bet ve neşrine rastgelmesi ve o iki mübarek gecenin bir-
biriyle bir kaç cihette tevafuk etmesi ve mevsimi olmadı-
ğı için acip gürültülerle, söylenmeyecek maddî manevî
zemin gürültüleriyle feryatlarına tehditkarane ve teselli-
darane tevafuk etmesi ve ehl-i imanın meyusiyetinden
teselli aramalarına ve dalaletin savletinden gelen vesvese
ve zaafiyetine karşı kuvve-i maneviyenin takviyesini
acip:
tuhaf, hayrette bırakan
bilhassa:
özellikle
cihet:
yön
delâlet:
delil olma, gösterme; ala-
met, işaret
ehl-i iman:
inananlar, iman sahip-
leri
elcevap:
cevap olarak
emare:
alâmet, belirti, nişan
evvel:
önce
feryat:
haykırma, çığlık.
hükmüne:
yerine, değerine
ihtimal:
olabilirlik
ihtiyac-ı şedit:
çok şiddetli ihtiyaç,
şiddetli muhtaç oluş.
irade:
dileme, isteme, bir şeyi ya-
pıp yapmama konusunda için olan
iktidar, güç
keramet:
Allah'ın velî kullarında
görülen olağanüstü hâller veya ta-
biatüstü hâdiseler
kıraat:
okuma, devamlı ve düzgün
okuma
kitabet:
kâtiplik, yazma
kuvve-i manevîye:
manevî güç,
moral.
Leyle-i Miraç:
Miraç Gecesi, Hz.
Muhammed'in Miraca çıktığı gece,
Recep ayının 27. gecesi.
Leyle-i Regaip:
Regaip Gecesi, Re-
cep ayının ilk Cuma gecesi.
maddî:
madde ile alakalı, cismanî
maksat:
gaye
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan
mesele-i Miraciye:
Peygamber
Efendimizin (asm) Miraca çıkması,
Cenab-ı Hakkın huzuruna varması
hâdisesi.
me'yusiyet:
ümitsizlik.
Miraciye:
miraca dair, miraç hak-
kında.
muvafakat:
uyma, uyuşma, uy-
gunluk
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu
münasebettar:
ilgili, alâkalı
neşr:
herkese duyurma, yayma,
tamim
rahmet:
Allah'ın kullarını esir-
gemesi, onlara maddî ve ma-
nevî nimetler vermesi
sabit:
ispat edilmiş, ispatlan-
mış
sarih:
açık, âşikar
savlet:
şiddetli hücum, saldır-
ma
sual:
soru
şevk:
şiddetli arzu, istek; keyif,
neşe
takviye:
kuvvetlendirme, sağ-
lamlaştırma, teyit ve tasdik et-
me
tehdidkârâne:
tehdit ederce-
sine
tesadüf:
rastlantı
teselli:
avutma, acısını dindir-
me
tesellidarane:
teselli ederek,
avutarak
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme
vesvese:
şüphe, kuruntu, kal-
be gelen asılsız kötü ve sinsi
düşünce
zaafiyet
: zayıflık, güçsüzlük,
dermansızlık.
zemin:
yeryüzü
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Allah’ın selâmı rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 344 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ