söylerken, “Aksiyle bizi ve Risalei’n-Nur’u itham etmek,
Hâlikın hoşuna gitmiyor” dedim.
İşte, merkezi Gerede, Bolu ve Düzce olan bu kanlı zel-
zele, Risalei’n-Nur’un dördüncü bir kerameti idi. Bu ga-
zete şu malûmatı veriyor; Ankara, Bolu, Zonguldak, Çan-
kırı ve İzmit vilâyetlerinde fazla kayıplar varmış. Gere-
de’de iki bin ev yıkılmış, yıkılmayan evler de oturulmaya-
cak derecede harap olmuş, binden fazla ölü varmış, en-
kaz altından mütemadiyen ölü çıkartılıyormuş. Düzce’de
zarar çokmuş, ölü ve yaralıların miktarı malûm değilmiş.
Ankara’da yüz üç ölü ve bir o kadar da yaralı varmış. Bi-
ne yakın ev yıkılmış. Debbağhane’de iki ev çökmüş, bazı
köylerde sarsıntıyı müteakip yangınlar olmuş. İlk sarsıntı
çok kuvvetli olmuş, sarsıntıyı yeraltından gelen bir takım
gürültüler takip etmiş. Bolu’dan ve diğer yerlerin köyle-
rinden bir hafta geçtiği halde henüz malûmat alınamıyor-
muş. Diğer bir yerde iki yüz ev yıkılmış, on bir ölü var-
mış. Bolu ile telgraf ve telefon hatları kesilmiş, zelzele
mıntıkasında şiddetli bir kar fırtınası hüküm sürüyormuş.
İzmit’te zelzele olurken şimşekler çakmış, şehir birkaç sa-
niye aydınlık içinde kalmış. Birçok yerlerde halk çırılçıp-
lak sokaklara fırlamış. Dünyanın bütün rasathaneleri bu
büyük Anadolu zelzelesini kaydetmiş. Bir İngiliz rasatha-
nesi sarsıntının çok harap edici olduğunu bildirmiştir. Si-
nop’ta aynı günde çok korkunç bir fırtına olmuş, gök gü-
rültüleri ve şimşeklerle gittikçe şiddetini arttırmıştır.
aksi:
ters, zıt.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
yi yoktan var eden, yaratıcı;
Allah.
hüküm:
hâkim olma.
itham:
suç isnat etme, suçla-
ma.
keramet:
ermişçesine yapılan
iş, hareket veya söylenen söz,
fikir.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
malûmat:
bilgiler.
mıntıka:
bölge, taraf, cihet.
müteakip:
den sonra.
mütemadiyen:
sürekli olarak,
devamlı.
rasathane:
gözlem evi, rasat
yapılan yer.
vilayet:
il.
zelzele:
yer sarsıntısı, deprem.
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 354 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ