Bir nur ki değil öyle muhat, hem dahi mahsur
Bir nur ki eder kalbi de pürnur, çeşmi de pürnur.
Bir lem’adır andan, şu büyük şems ve kamerler.
................
Hep işte o nurdan bu acaib koca âlem,
Halk oldu o nurdan yine cennetle cehennem.
Şek yok ki o nurdur okunan Hazret-i Kur’ân,
Ol nur-i ezel hem sebeb-i hilkat-i insan.
Her şeye odur mebde ve asıl ve esas hem,
Ondan görünür nev-i beşer böyle mükerrem.
Bir zerre değil, bahr-i muhit o bahr-i münirden,
Hem nasıl beşer hiç kalıyor hepsi de birden.
Şek yok ki cihan, katre-i nurundan o nurun,
Şek yok ki bu can, zerre-i nurundan o nurun.
Sönsün diye üflense, o derya gibi kaynar,
Söndürmeye hem kimde acep zerre mecal var?
Söndürmeye kalkmıştı asırlar dolu küffar,
Kahreyledi her hepsini ol Hazret-i Kahhar.
Hep sönmüş asırlar, yanıyor sönmeden ol,
Tarihe sorun, kimdir o nur, hem kimmiş menfur?
Alnında yanan nur-i Muhammeddi Halil’in,
Yetmezdi gücü bakmaya her çeşm-i alîlin.
acayip:
şaşırtıcı ve hayret verici
şeyler
acep:
şaşma, şaşa kalma, hayret
âlem:
dünya, cihan; bütün yaratıl-
mışlar
asr:
yüzyıl
bahr-i muhit:
okyanus.
bahr-i münir:
nurlandıran, aydın-
latan deniz.
beşer:
insan, insanlık
çeşm:
göz, ayn, dide.
çeşm-i alil:
ağlayan yaralı göz.
derya:
deniz
halk:
yaratma, yoktan var etme
Hazret-i Kahhar:
mutlak güç ve
kudret sahibi olan her an kahret-
meye gücü yeten Allah
kafir:
Allah’ı ve İslâmiyet’i in-
kar eden, dinsiz
kahr:
mahvetme, üstün gele-
rek helak etme
kamer:
ay
katre-i nur:
nur damlası
küffar:
kâfirler, hak dini, İslâ-
miyet’i inkâr edenler.
lem’a:
parıltı
mahsur:
hasredilmiş, sınırlan-
mış
mebde:
kaynak, başlangıç
mecal:
güç, kuvvet, iktidar, ta-
kat, tahammül
menfur:
kendisinden nefret
edilen, sevilmeyen
muhat:
ihata edilmiş, kuşatıl-
mış, etrafı çevrilmiş
mükerrem:
aziz, saygıdeğer,
muhterem.
nev’i beşer:
insanoğlu, insan-
lar
nur:
aydınlık, parıltı, ışık
nur-i ezel:
başlangıcı olmayan
uzayıp giden nur.
nur-i Muhammed:
Hz. Mu-
hammed’in (s.a.v) nuru, ışığı
pürnur:
nur dolu, nur içinde,
nurlu, aydınlık.
Rahim:
sonsuz merhamet sa-
hibi olan Allah
Rahman:
sonsuz merhamet
sahibi ve şefkatle bütün var-
lıkları rızıklandıran Allah
Saf:
Kur’ân’ı Kerîm’in 61. sure-
si. Medine’de nazil olmuştur
sebeb-i hilkat-i insan:
insanın
yaratılış sebebi.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
şek:
şüphe, zan, tereddüt
şems:
güneş
zerre:
pek ufak parça, en kü-
çük parça
zerre-i nur:
nur zerresi
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 362 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ