Ol Şems-i Ezel’den kaçınan ol kuru başlar,
Gayya-i cehennemde bütün yakmış ateşler.
Bitmişti nefes, çıkmadı ses, bıktı da herkes,
Ol nura varıp baş eğerek hem dediler pes!
İdraki olan kafile ayrıldı Kureyşten,
Feyz almak için doğmuş olan şanlı güneşten.
Ol kevser-i Ahmed den içip her biri tas tas,
Olmuştu o gün sanki mücella birer elmas.
Ol başlara taç, derde ilaç, mürşid-i alem,
Eylerdi nazar bunlara nuruyla demadem.
Bunlardı o a’dayı boğan bir alay arslan,
Hak uğruna, nur uğruna olmuş çoğu kurban.
Bunlardan o gün ehl-i nifak cümle kaçardı,
Müşrik ise, ol aklı anın kalmaz, uçardı.
Bunlardı o Peygamberin ashabı ve âli,
Dünyada ve ukbada da hem şanları âlî.
Tavsif ediyor bunları hep şöylece Kur’ân,
Sulh vakti koyun, kavgada kükrek birer arslan!
Hep yüzleri pak, sözleri hak, yolları haktı,
Merkebleri yeller gibi Düldüldü, Burakdı.
Bir cezbe-i “Yâ Hayy!” ile seller gibi aktı,
A’daya varıp her biri şimşek gibi çaktı.
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 365 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
âl:
aile, soy.
alay:
çeşitli ve çok sayıda kişi
veya şeyler.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
ashap:
Sahabeler, Hz. Pey-
gamberi (asm) görmüş ve
onunla konuşmuş olan Müslü-
man kimseler
Burak:
Hz. Muhammed’in
(asm) Miraç’ta Allah’ın ihsanı
olarak bindiği binek
cümle:
bütün, hepsi
demâdem:
zaman zaman, an
be an, sık sık, her vakit.
düldül:
Peygamber Efendimi-
ze Mısır hükümdarı tarafından
hediye edilen katır
ehl-i nifak:
iki yüzlü kimseler,
münafıklar, ara bozucular.
elmas:
çok kıymetli bir mü-
cevher
feyz:
bolluk, bereket; ihsan,
bağış
Gayya-yı Cehennem:
Cehen-
nemin beşinci tabakasındaki
korkunç kuyu.
Hâk:
Allah.
hâk:
doğru, gerçek, hakikat
idrak:
anlayış
kevser-i Ahmed:
Hz. Peygam-
berimize (s.a.v) verildiği vaad
edilen bir Cennet nehri
merkep:
binilen vasıta, binilen
şey, binek
mücellâ:
cilâlanmış, cilâlı, par-
latılmış, parlak.
mürşid-i âlem:
alemi doğru
yola ulaştıran, davet eden.
müşrik:
Allah’a şirk koşan, or-
tak tutan
nazar:
bakış
nur:
aydınlık, parıltı, ışık
pak:
temiz
sulh:
barış, anlaşarak düşman-
lığı kaldırma
şan:
şöhret, ün; yüksek makam
Şems-i Ezel:
bütün zamanları ve
mekanları isimleri ile aydınlatan,
zaman ve mekanla da kayıtlı ol-
mayan Cenab-ı Hak
tavsif:
vasıflandırma, niteleme
ukba:
ahiret, öbür dünya.
ya Hayy:
Ey gerçek hayat sahibi
olan Allah’ım!