Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 361

Risale-i Nur’un has şakirtlerinden ve ehemmiyetli eski
muallimlerinden ve imanı kuvvetliden büyük muallimleri
temsil eden Hasan Feyzi nin
Sikke-i Tasdik-i Gaybi’
den al-
dığı bir ilhamla Risale-i Nur hakkında ve o Nurun menbaı
ve esası olan nur-i Muhammedi (
ASM
) ve hakikat-i Kur’ân
ve sırr-ı iman tarifinde bu kasideyi yazmıştır.
w
(1)
n
¿ho
ôp
aÉn
µr
dG n
?p
ôn
c r
ƒn
dn
h /
?p
Qƒo
f t
ºp
ào
e*Gn
h r
ºp
¡p
gGn
ƒr
an
Ép
H$Gn
Qƒo
f Go
D
ƒp
Ør
£o
«p
d n
¿ho
ój/
ôo
j
Ahmed yaratılmış o büyük Nur-i Ehad’den,
Her zerrede nurdur, o ezelden, hem ebedden.
Bir nur ki odur hem yüce, hem layetenahi,
Ol fahr-i cihan Hazret-i Mahbub-i İlâhî.
Parlattı cihanı bu güzel nur-i Muhammed (
ASM
)
Halk olmasa, olmazdı bir zerre ve bir fert.
Ol nuru anın, her yeri, her zerreyi sarmış,
Baştan başa her dem bu kesif zulmeti yarmış.
Bir nur ki odur sade ve hem layetezelzel,
Ari ve beri cümleden üstün ve mükemmel.
Bir nur ki bütün zerrede ancak o nümayan,
Bir nur ki verir kalblere hem aşk ile iman.
Bir nur ki eğer olmasa ol nur hele bir an,
Baştan başa zulmette kalır hem de bu ekvan.
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 361 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
arî:
soyunmuş, kurtulmuş
aşk:
şiddetli sevgi, sevda, gö-
nül verme
berî:
kusursuz, kabahatsiz, gü-
nahsız.
cümleden:
bütün, hep
dem:
an, vakit, zaman
ebed:
sonu olmayan gelecek
zaman, sonsuzluk, daimîlik.
ehemmiyetli:
önemli
ekvan:
varlıklar, âlemler, dün-
yalar, olmalar, huduslar, vuku-
lar.
ezel:
başlangıcı olmayan geç-
miş zaman, öncesizlik
fahr-i cihan:
cihanın, dünya-
nın iftihar sebebi; kâinatın
övüncü, Hz. Muhammed
(asm).
hakikat-ı Kur’ân:
Kur’ân’ın
hakikati, Kur’ân’a ait olan ger-
çek
halk:
yaratma, yoktan var et-
me
hâs:
ileri gelen, seçkin olan
Hazret-i Mahbub-ı İlâhi:
Al-
lah’ın sevgilisi, Allah’ın resulü
Hz. Muhammed (asm).
ilham:
belli bilgi vasıtalarına
başvurmadan Allah tarafından
1.
Rahman ve Râhim olan Allah’ın adıyla.
Onlar Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nûrunu tamamlayacaktır.
–kafirler isterse hoşlanmasınlar. (Saf Suresi: 8.)
insanın kalbine veya zihnine indi-
rilen mana
iman:
inanç, itikat
kaside:
övgü maksadıyla yazılmış
şiir ve bu şiirin nazım şekli
kesif:
kaba, yoğun, şeffaf olmayan
lâyetenahi:
sonsuz, sonu bulun-
maz, nihayetsiz.
lâyetezelzel:
sarsılmaz, güvenillir,
devamlı
menba:
kaynak
muallim:
ders veren, öğretmen
nur:
aydınlık, parıltı, ışık
Nur-i Ehad:
Allah'ın nuru.
nur-i Muhammed:
Hz. Muham-
med’in (s.a.v) nuru, ışığı
nümayân:
görünen, meydanda
bulunan, açıkta olan
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sırr-ı iman:
iman sırrı, iman haki-
kati.
şakirt:
talebe, öğrenci
zerre:
pek ufak parça, en küçük
parça
zulmet:
karanlık
1...,351,352,353,354,355,356,357,358,359,360 362,363,364,365,366,367,368,369,370,371,...560
Powered by FlippingBook