RİSALE-İ NUR ECZALARINI
MAHKEMEDEN ALIP, BANA GETİRİP TESLİM EDEN
HAFIZ MUSTAFA’YA HİTAPTIR
(2)
p
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñn
°ùo
j s
’p
G r
Åm
n
°T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°Sp
ÉH
(3)
p
Qƒt
ædG p
?p
Fy
É n
°Sn
Q p
äÉn
aho
ôo
M p
On
ón
©p
H o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h$G o
ân
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µr
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
Sen binler safalarla geldin, beni ebedi minnettar ettin.
Ve sadık arkadaşlarınla Risale-i Nur’un serbestiyetine hiz-
metiniz o derece büyük ve kıymettardır, değil yalnız bizi
ve Risale-i Nur’un Şakirtlerini, belki bu memleketi, belki
alem-i İslâm’ı manen minnettar ettiniz ki, ehl-i imanın
imdadına yetişmeye Risale-i Nur’un yolunu serbestçe aç-
tınız. Ben, bir seneden beri seni ve seninle beraber
Risaye-i Nur'un bu serbestiyetine çalışanları, Hafız Ali ve
Hüsrev gibi Risale-i Nur’un kahramanlarıyla beraber
manevî kazançlarıma, dualarıma şerik etmişim; hem de-
vam edecek... Buraya kadar yoldaki her bir dakika, bir
gün, hizmette bulunmak gibi beni minnettar eyledi. Ha-
kim-i adil namını alan malum zatı ve lehimizde onunla be-
raber çalışanları, bu hakikî adalete hizmetleri için ahir öm-
rüme kadar unutmayacağım. Altı yedi aydır onları da ay-
nen manevî kazançlarıma şerik ediyorum.
Bana teslim ettikleri risalelerin bir kısmını, kardeşleri-
me cevap vereceğim, bütününü yazsınlar, onlara hediye
edeceğim. Çünkü onlar, Risale-i Nur’un bundan sonraki
hizmetine tam hissedardırlar. Bu meselede ben Denizli
ahir ömür:
ömrün son devresi, ha-
yatın son demleri
âlem-i İslâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz
ebedî:
sonu olmayan, daimî, sü-
rekli
ecza:
cüz’ler, parçalar, kısımlar
ehl-i iman:
inananlar, iman sahip-
leri
hakikî:
gerçek
Hâkim-i Âdil:
âdil hakim, adâlet
ile iş gören hükmedici, adâletli hü-
küm verici.
hissedar:
hisse sâhibi, hissesi olan.
hitap:
söz söyleme, topluluğa ve-
ya birisine karşı konuşma
imdat:
yardım
kıymet:
değer
leh:
onun tarafına, ondan ya-
na, birinin faydası için yapılan
hareket
malûm:
bilinen, bilinir olan
manen:
mana bakımından,
manaca
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan
merhum:
rahmete kavuşmuş,
ölmüş, ölü.
mesele:
önemli konu
minnettar:
bir iyiliğe karşı te-
şekkür duygusu içinde olan
nam:
ad
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sadık:
doğru, gerçek; sözünde,
vaadinde, işinde doğru olan
safa:
rahat ve huzurlu olma,
gönül şenliği
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli
şakirt:
talebe, öğrenci
şerik:
ortak
zat:
kişi, şahıs.
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı Risale-i Nur’un harfleri adedince üzerinize olsun.
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 338 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ