Aziz, Sıddık Kardeşlerim,
Risale-i Nur’un hakkaniyetine ve ehemmiyetine dair bir
imza-i gaybî hükmünde bu mecmuanın gösterdiği kıymet
Risalei’n-Nur’da bulunduğunu, bu zamanın dehşetli fırtı-
naları ispat ediyor.
Evet, kardeşlerim,
Hazret-i İsa Aleyhisselam, İncil-i Şerif’te demiş ki: “Ben
gidiyorum, tâ size tesellici gelsin. (Yani Hazret-i Ahmed
Aleyhissalâtü Vesselam gelsin)” demesiyle Kur’ân’ın be-
şere gayet büyük bir neticesi, bir gayesi, bir hediyesi, te-
sellidir.
Evet, bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahri-
batları ve bu boşluk nihayetsiz fezada her şeyle alâkadar
olan insan için teselliyi ve istinat ve istimdat noktalarını
Kur’ân veriyor. En ziyade o teselliye muhtaç, bu
zamandır, ve en ziyade kuvvetli bir surette o teselliyi is-
pat eden, gösteren Risale-i Nur’dur. Çünkü zulümat ve
evhamın menbaı olan tabiatı, o delmiş geçmiş, hakikat
nuruna girmiş.
Yirmi dokuzuncu ve Otuzuncu ve On Altıncı Sözler gi-
bi ekser parçalarında, hakaik-ı imaniyenin yüzer tılsımla-
rını keşif ve izah edip, aklı inkârdan tereddütlerden kur-
tarmış. İşte bu hakikat içindir ki, bu çok usandırıcı zaman-
da, usandırmayacak bir tarzda, çok tekrarla beraber, aklı
başında olanları Risale-i Nur’la meşgul ediyor. Re’fet
Bey’in mektubunda demiş, “Ne vakit bir araya gelsek,
alâkadar:
ilgili, ilişki
aleyhissalâtü vesselâm:
‘salât ve
selam onun üzerine olsun’ anla-
mında Hz. Muhammed’e dua
aleyhisselam:
Allah’ın selamı
onun üzerine olsun
asır:
yüzyıl
aziz:
izzetli, muhterem, saygın
beşer:
insan, insanlık
dair:
alakalı, ilgili
dehşetli:
ürkütücü, korkunç
ehemmiyet:
önem, değer, kıymet
ekser:
pek çok
evham:
vehimler, zanlar, kuruntu-
lar
feza:
kâinatta, yıldızlar arasındaki
boşluk, uzay
gayet:
son derece
hakaik-ı imaniye:
imana ait haki-
katler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek, esas
hakikî:
gerçek
hakkaniyet:
hak ve adalete uy-
gunluk, hak ve doğruluktan ayrıl-
mama
hükmünde:
değerinde, yerinde
imza-yı gaybî:
gayba ait mühür,
imza, tasdik
İncil-i Şerif:
şerefli İncil kitabı
inkâr:
reddetme, inanmama,
kabul ve tasdik etmeme
intihap:
seçme
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme
istimdat:
medet dileme, im-
dat isteme, yardıma çağırma
istinat:
dayanak
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlem-
ler
keşif:
gizli bir şeyi veya bir sırrı
kalp gözüyle görerek öğren-
me
kıymet:
değer
mecmua:
toplanıp, biriktiril-
miş, düzenlenmiş yazıların
hepsi
mecmua-i işarat:
işaretlerin
toplamı.
menba:
kaynak
misl:
kat; eş
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız
nur:
aydınlık, parıltı, ışık
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hak-
kı ve hakikati tereddütsüz ka-
bullenen
suret:
biçim, şekil, tarz
tahribat:
tahripler, yıkıp boz-
malar.
tarz:
biçim, şekil
teselli:
avutma, acısını dindir-
me
tılsım:
herkesin bilip çözeme-
diği gizli sır
zeval:
sona erme, yok olma,
ölme
ziyade:
çok, fazla
zulümat:
karanlıklar, dinsizlik,
zulüm ve külür
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 330 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ