risalelerin sahiplerine iade edilmemesi ve bizi de o cihet-
çe konuşmaktan men etmeleri cihetiyle, belâların def’ine
vesile olan bu küllî sadaka-i maneviye belâya karşı çıka-
madı, günahımız neticesi kuraklık başladı.
Biz Risale-i Nur Şakirtleri dünyaya çok ehemmiyet
vermediğimizden, dünyaya yalnız Risale-i Nur için bak-
tığımızdan, bu yağmursuzlukta dahi o noktadan bakıyo-
ruz.
İşte, Denizli de mahkemeye verilen cüz i bir kısım Ri-
sale-i Nur, sahiplerine iadesinin aynı zamanında, burada
dahi bir kısım zatlar yazmaya başlamaları aynı vakitte, bu
yağmursuzlukta bir derece rahmet yağdı. Fakat Risale-i
Nur’un serbestiyeti cüz'i olmasından, rahmet dahi cüz'i
kaldı. İnşaallah, yakında benim de risalelerim iade edile-
cek, tam serbest ve intişarı küllîleşecek ve rahmet dahi
tam olacak
(HAŞİYE)
* * *
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°Sp
ÉH
(2)
p
Öp
FÉn
Zs
ôdG p
án
?r
«n
d »/
ap
ôn
£n
ªr
dG p
äGn
ôn
£n
b p
On
ón
©p
H r
ºo
µr
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
Aziz Kardeşlerim,
Size iki pusulayı Leyle-i Regaipten altı saat evvel yaz-
dım. “Hizbü’n-Nuriye” kâğıt ile teslimden sonra, katiyen
benim kanaatimde bir nevi Mu’cize-i Ahmediye olarak,
iki aydan beri mütemadiyen kuraklık ve yağmursuzluk,
HAŞİYE:
Hem aynen öyle oldu, biz gördük.
akim:
neticesiz, sonu yok, başarı-
sız
asır:
yüzyıl
aziz:
izzetli, muhterem, saygın
belâ:
musibet, sıkıntı
cüz’î:
küçük, az
def:
kovma, uzaklaştırma
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz
ehemmiyet:
önem, değer, kıymet
ehemmiyetli:
önemli
evvel:
önce
haşiye:
dipnot
hisse:
pay, nasip
hizbü’n-nuriye:
hükmüne:
yerine, değerine
iade:
geri verme
inşaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nasında kullanılan bir dua
intişar:
yayılma, yaygınlaşma,
neşrolunma
ispat:
doğruyu delillerle gösterme
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler
kalben:
kalp ile, kalpten; içten
ve samimî olarak
kanaat:
inanma, görüş, fikir
kat’iyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle
küllî:
umumî, genel, bütün
olan
Leyle-i Regaip:
Regaip Gecesi,
Recep ayının ilk Cuma gecesi.
makbul:
kabul edilmiş, geçerli
men:
yasak etme, engelleme
misl:
kat; eş
Mu’cize-i Ahmediye:
Hz. Pey-
gamber (s.a.v)’in mu’cizesi
mütemadiyen:
sürekli olarak,
devamlı
nevî:
çeşit, tür
pusula:
kısa mektup
rahmet:
lütuf, nimet, faydalı
yağmur için söylenir
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sadaka-i maneviye:
belâları
defedecek manevî sadaka.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
şakirt:
talebe, öğrenci
talebe:
öğrenci
umum:
bütün
vesile:
aracı, vasıta
zat:
kişi, şahıs
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Leyle-i Regâibde yağan yağmurun damlaları adedince selam olsun.
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 340 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ