Muhakemat - page 44

Hatime
İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir.
Bir dane-i hakikat, bir harman hayalâta müreccah-
tır.
İhsan-ı İlâhî ile tavsifte kanaat etmek farzdır.
Cemiyete dâhil olan, cemiyetin nizamını ihlâl etme-
mek gerektir.
Bir şeyin şerefi neslinde değildir, zatındadır.
Bir şeyin aslını gösteren semeresidir.
Birinin malına başka mal –velev kıymetli de olsa–
karışırsa, malını kıymetsiz ettiği gibi, haczetmesine dahi
sebep olur.
Şimdi bu noktalara istinaden derim ki:
terğip veya terhip için avamperestâne terviç ve teşvik
ile, bazı ehadis-i mevzuayı İbni Abbas gibi zatlara isnat
etmek büyük bir cehalettir.
evet, hak müstağnidir, hakikat ise zengindir; tenvir-i
kulûba ziyaları kâfidir. Müfessir-i kur’ân olan ehadis-i sa-
hiha bize kifayet eder. Ve mantığın mizanıyla tartılmış
olan tevarih-i sahihaya kanaat ederiz.
®
avamperestâne:
şiddetli halk ta-
raftarı olan birine yakışır surette.
cehalet:
cahillik, ilimden yoksun
olma, ‹lahî hakikatlerden haber-
siz olma.
cemiyet:
manevî birlik teşkil
eden topluluk.
dahil:
girme, içinde olma.
dane-i hakikat:
hakikat çekirde-
€i, tohumu.
ehadis-i mevzua:
uydurma ha-
disler.
ehadis-i sahiha:
sahih hadisler,
Hz. Peygambere ait oldu€u kesin
olan hadisler.
farz:
kesin yapılması gerekli olan;
‹slâmiyette kesin olarak yapılma-
sı gereken emir.
hacz:
malı kanuna uygun olarak
sattırmayıp alıkoyma.
hak:
do€ruluk, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek.
hatime:
son söz.
hayalât:
hayaller, hülyalar.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
ihsan:
ba€ışlama, ikram etme, lü-
tuf.
ihsan-ı ‹lâhî:
‹lâhî ihsan; Cenab-ı
Hakkın mahlûkatına ihsan etti€i
bütün nimetler, ikramlar, hediye-
u
nsuru
l
-H
akikaT
| 44 | MuhakeMat
ler, ba€ışlar.
isnâd:
dayandırma, mal et-
me, bir şeyi bir kimseye ait
gösterme.
istinaden:
istinat ederek, da-
yanarak.
kâfî:
yeter, elverir.
kanaat:
hırs göstermeden
kısmetine razı olmak, elinde-
ki ile yetinmek.
kıymet:
de€er.
kifayet:
kâfi miktarda olma,
yeterlilik.
mizan:
terazi, ölçü.
müfessir-i kur’ân:
Kur’ân’ı
tefsir eden, açıklayan.
müreccah:
tercih edilen, üs-
tün tutulan.
müsta€ni:
minnetsiz, ihtiyacı
olmayan, muhtaç bulunma-
yan.
nesil:
soy-sop, zürriyet.
nizam:
düzen.
nokta:
konu ile ilgili bölüm.
semere:
meyve, netice,
sonuç.
şeref:
manevî büyüklük, yü-
celik, onur.
tavsif:
vasıflandırma, nitele-
me.
tenvir-i kulûb:
kalblerin ay-
dınlatılması.
tergip:
ra€bet verme, istek-
lendirme.
terhip:
korkutma.
terviç:
bir fikri tutma, destek-
leme.
tevarih-i sahiha:
tarihî olay-
lara uygun şekilde ve onları
açıklayıcı mahiyette yazılmış
olan, güvenilir tarih kitapları.
velev:
olsa da bile, hatta, is-
ter.
zat:
kişi, şahıs.
ziya:
ışık, aydınlık, nur.
1...,34,35,36,37,38,39,40,41,42,43 45,46,47,48,49,50,51,52,53,54,...332
Powered by FlippingBook