Muhakemat - page 41

taht-ı riyasetinde, her biri bir fende mütehassıs muhakki-
kin-i ulemadan müntehap bir meclis-i mebusan-ı ilmiye
teşkili ile, meşveret ile, bir tefsiri telif etmekle sair tefa-
sirdeki münkasım olan mehasin ve kemalâtı mühezzebe
ve müzehhebe olarak cem etmelidirler.
evet, meşrutiyettir; her şeyde meşveret hükümferma-
dır. efkâr-ı umumiye dahi didebandır. İcma-ı ümmetin
hücciyeti buna hüccettir.
®
MuhakeMat | 41 |
u
nsuru
l
-H
akikaT
veya bir meslekte derin bilgi sa-
hibi olan, uzman.
müzehhebe:
yaldızlanmış, yal-
dızlı, parlatılmış, parlak.
sair:
di€er, başka, öteki.
taht-ı riyaset:
riyaset altında; bir
reisin önderli€inde, bir reisin yö-
netimi altında.
tefasir:
tefsirler.
tefsir:
Kur’ân’ın mana bakımın-
dan izahı, açıklaması.
telif:
eser yazma.
teşkil:
oluşturma, şekillendirme.
cem etme:
toplama, bir ara-
ya getirme.
dideban:
gözcü, bekçi, nöbet-
çi, kolcu.
efkâr-ı umumîye:
umumun
düşüncesi, genel düşünce.
fen:
tecrübî, ispatla meydana
gelmiş ilimlere verilen genel
ad.
hüccet:
delil.
hücciyet:
delil sayılabilme,
sa€lam delil kabul edilir olma.
hükümferma:
hükümran,
hüküm süren.
icma-i ümmet:
aynı asırda
yaşamış olan ‹slâm âlimlerin-
den müçtehit olanların, şeria-
tın bir meselesi hakkında ve-
rilen hükümde birleşmeleri,
dinî bir konuda söz birli€i et-
meleri.
kemalât:
kemaller, olgunluk-
lar, mükemmellikler.
meclis-i mebusan-ı ilmiye:
ilmiyeyi temsil eden kişilerin
oluşturdu€u meclis.
mehasin:
güzellikler, iyilikler.
meşrutiyet:
başında hüküm-
dar bulunmakla birlikte se-
çimle kurulan bir yasama
meclisine dayanan, yürütme-
si denetime açık anayasal
idare şekli.
meşveret:
müşavere, bir ko-
nu hakkında çeşitli ve ehil şa-
hıslardan fikir alma, danışma.
muhakkikîn-i ulemâ:
haki-
kati araştırıp bulan âlimler.
mühezzebe:
düzeltilmiş, yo-
luna koyulmuş.
münkasım:
taksim edilmiş,
kısımlara ayrılmış, bölünmüş.
müntehap:
seçkin, güzide,
mümtaz.
mütehassıs:
bir ilim dalında
1...,31,32,33,34,35,36,37,38,39,40 42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,...332
Powered by FlippingBook