İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Cenab-ı Hakkın
A’lem
,
Ekber
,
Erham
,
Ahsen
gibi es-
ma ve sıfât ve ef’alinde kullanılan ism-i tafdil, tevhide
naks değildir. Çünkü, maksat bizzat ve hakikî bir mevsu-
fu gayr-i hakikî veya aklî bir imkânla veya vehmî bir mev-
sufa tafdil etmektir.
Ve keza, izzet-i İlâhiyeye de münafi değildir. Çünkü,
maksat sıfât ve ahval-i İlâhiye ile mahlûkatın sıfât ve
ef’ali arasında bir muvazene yapmak değildir. Yani, iki-
sini bir seviyede tuttuktan sonra, bunu ona tafdil etmek
değildir ki, sıfât-ı İlâhiyeye bir naks olsun.
evet, masnuattaki kemalât Cenab-ı hakkın kemalin-
den in’ikâs eden bir gölge olduğuna nazaran, masnuat
sıfât-ı İlâhiye ile muvazene hakkına malik değildir.
ó®ò
ahsen:
daha (en) güzel.
ahval-i ilâhiye:
Cenab-ı Hakka ait
durum, vaziyet ve hâller.
aklî:
akla dayanan, akıl ile ilgili.
a’lem:
daha iyi bilen, en iyi bilen,
en çok bilen.
bizzat:
kendisi, şahsen.
ef’al:
fiiller, işler.
ekber:
daha (en, pek, çok) büyük.
erham:
en merhametli, daha mer-
hametli.
esma:
adlar, isimler.
gayr-i hakikî:
hakikî, gerçek ol-
mayan.
o
n
d
ördüncü
r
eşha
| 370 | Mesnevî-i nuriye
hakikî:
gerçek.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
kardeşim, bil ki!.
imkân:
mümkün olma, olabi-
lirlik.
in’ikâs:
aksetme, yansıma.
ism-i tafdil:
mukayese ve
başkalarına nispetle üstünlük
gösteren sıfat.
izzet-i ilâhiye:
Cenab-ı Hakkın
sonsuz izzeti, yüce şerefi.
kemal:
olgunluk, mükemmel-
lik, kusursuz, tam ve eksiksiz
olma.
kemalât:
kemaller, olgunluk-
lar, mükemmellikler.
keza:
böylece, aynı şekilde.
mahlûkat:
yaratıklar, Allah ta-
rafından yaratılanlar.
maksat:
gaye.
maksat:
gaye.
malik:
sahip.
masnuat:
sanatla yapılmış
şeyler.
mevsuf:
vasıflanmış, nitelen-
miş.
münafi:
zıt, aykırı.
muvazene:
mukayese, karşı-
laştırma; ölçü, denge.
naks:
noksan, eksiklik.
nazaran:
nispeten, kıyaslaya-
rak, göre.
seviye:
eşitlik, birlik, denklik.
sıfât:
vasıflar, nitelikler, sıfat-
lar.
sıfât-ı ilâhiye:
Allah’ın sıfatla-
rı.
tafdil:
birini ötekilerden üstün
tutma, üstün sayma.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
vehmî:
vehimle ilgili, aslında
var olmadığı hâlde varmış gi-
bi görülen her hangi bir şeye
ait.