Mesnevi-i Nuriye - page 348

“Ve keza, önümüzde idam sehpaları kurulmuştur.
eğer iman, îkan ile kur’ân’ın irşadını dinlersen, o sehpa
ağaçlarından, sefine-i nuh gibi sahil-i selâmete, yani
âlem-i ahirete ulaştırıcı bir sefine yapılacaktır.
“Ve keza, sağ yanımızda fakr yarası, solda da acz, za-
af cerihası vardır. eğer kur’ân’ın ilâçlarıyla tedavi eder-
sen, fakrımız rahmet-i rahman’ın ziyafetine şevk u işti-
yaka inkılâp edecektir. Acz ve zaafımız da kadîr-i Mut-
lak’ın dergâh-ı izzetine iltica için bir davet tezkeresi gibi
olur.
“Ve keza, bizler uzun bir seferdeyiz. Buradan kabre,
kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gitmek üze-
reyiz. o yollarda zulümatı dağıtacak bir nur ve bir erzak
lâzımdır. güvendiğimiz akıl ve ilimden ümit yok. Ancak
kur’ân’ın güneşinden, rahman’ın hazinesinden tedarik
edilebilir. eğer bizleri bu seferden geri bırakacak bir ça-
reniz varsa, pekâlâ. Ve illâ sükût ediniz!
“kur’ân’ı dinleyelim, bakalım ne emrediyor:
(1)
o
Qho
ôn
¨r
dG $Ép
H r
ºo
µ`s
fs
öo
¨n
j n
’n
h Én
«r
ft
ódG o
Iƒ'
«n
?r
G o
ºo
µ`s
fs
öo
¨n
J n
Ón
a
Hülâsa:
Ayık olan, sana tâbi olmaz. Ancak siyaset
şarabıyla veya şöhret hırsıyla veya rikkat-i cinsiye ile ve-
ya felsefenin dalâleti ile veya medeniyetin sefahatiyle
sarhoş olanlar, senin meşrep ve mesleğine tâbi olurlar.
Fakat insanın başına indirilen darbeler ve yüzüne vuru-
lan tokatlar, onun sarhoşluğunu izale ile ayıltacaktır.
“Ve keza, insan, hayvan gibi yalnız zaman-ı hâl ile
müptelâ ve meşgul değildir. Belki müstakbelin korkusu
ve mazinin hüzün ve kederi ile hâl elemlerine maruzdur.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
âlem-i ahiret:
ahiret âlemi.
ceriha:
yara.
dalâlet:
hak ve hakikatten sapma,
doğru yoldan ayrılma, azma.
dergâh-ı izzet:
izzet kapısı; Ce-
nab-ı Hakkın sonsuz güç, kuvvet
ve yücelik kapısı.
ebed:
sonsuzluk, daimîlik.
elem:
dert, üzüntü, maddî-mane-
vî ıztırap.
erzak:
yiyecek, içecek, azıklar.
fakr:
fakirlik, yoksulluk, muhtaç-
lık.
felsefe:
madde ve hayatı başlan-
gıç ve gaye bakımından inceleyen
ilim.
hâl:
şimdiki zaman.
haşir:
kıyametten sonra bütün in-
sanların bir yere toplanmaları, Al-
lah’ın ölüleri diriltip mahşere çı-
karması.
hazine:
zengin ve değerli kaynak.
hırs:
açgözlülük, kanaatsizlik.
hülâsa:
bir şeyin özü, esası, özeti.
hüzün:
keder, tasa, gam.
ikan:
sağlam biliş, iyi bilme; delil
ve bürhan üzere kabul ediş.
illâ:
aksi hâlde, aksi takdirde, yok-
sa.
iltica:
sığınma, güvenme, dayan-
ma.
iman:
inanç, itikat.
inkılâp:
değişme, dönüşme.
irşat:
doğru yolu gösterme, gaflet-
ten uyandırma.
izale:
giderme, ortadan kaldırma.
Kadîr-i Mutlak:
kudreti mutlak
olan ve her şeye gücü yeten, son-
suz kudret sahibi olan Allah.
keder:
kaygı, acı, hüzün.
keza:
böylece, aynı şekilde.
Kur’ân:
Allah tarafından vahiy yo-
luyla Hz. Muhammed’e indirilmiş,
semavî kitapların sonuncusu.
maruz:
bir şeyin etkisi ve tesiri al-
tında bulunma.
mazi:
geçmiş zaman.
meşgul:
bir işle uğraşan, ilgilenen.
meslek:
gidiş, usul, yol.
meşrep:
gidiş, hareket tarzı, tavır,
tutum, meslek.
müptelâ:
tutkun, bir şeye düşkün
ve tutulmuş olan.
müstakbel:
gelecek zaman.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
rahman:
sonsuz merhamet sahi-
bi ve şefkatle bütün varlıkları rı-
zıklandıran Allah.
rahmet-i rahman:
Rahman
olan Allah’ın rahmeti, yaratıl-
mışlara sonsuz şefkat ve mer-
hametle muamele eden Al-
lah’ın rahmeti.
rikkat-i cinsiye:
cinsî şefkat,
insanın kendi cinsinden olana
acıması.
sahil-i selâmet:
selâmet sahi-
li, korku ve endişenin olmadı-
ğı, güvenilir, emin kıyı.
sefahat:
yasak şeylere, zevk
ve eğlenceye aşırı derecede
düşkünlük.
sefine:
gemi.
sefine-i nuh:
Hz. Nuh’un (as)
gemisi.
sehpa:
idama mahkûm olan-
ların idam edildiği üç ayaklı
düzen, darağacı.
şevk u iştiyak:
şevk ve arzu.
şöhret:
herkesçe bilinme, ta-
nınma durumu, ün.
sükût:
susma, sessiz kalma.
tâbi:
birinin arkasından giden,
ona uyan, itaat eden.
tedarik:
sağlama, temin etme,
karşılama.
tezkere:
belge, pusula.
zaaf:
zayıflık, kuvvetsizlik.
zaman-ı hâl:
şimdiki zaman.
zulümat:
karanlıklar.
1.
Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; O çok aldatıcı şeytan da Allah’ın azabını unutturup, sa-
dece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin. (Lokman Suresi: 33.)
o
nuncu
r
isale
| 348 | Mesnevî-i nuriye
1...,338,339,340,341,342,343,344,345,346,347 349,350,351,352,353,354,355,356,357,358,...528
Powered by FlippingBook