Mesnevi-i Nuriye - page 345

İ’lemEyyühe’l-Aziz!
kur’ân-ı kerîm, bazen bir şeyin müteaddit gayelerin-
den insanlara ait bir gayeyi zikre tahsis eder. Bu ihtar
içindir, inhisar için değildir. Yani, o şeyin gayeleri, zikre-
dilen gayeye münhasır değildir, ancak o şeyin nizam ve
intizam ve sair faydalarına insanın nazar-ı dikkatini celp
etmek için insanlara raci o faydayı zikrediyor.
Meselâ:
(2)
n
ÜÉn
°ùp
?r
Gn
h n
Ú
p
æ°u
ùdG n
On
ón
Y Gƒo
ªn
?r
©n
àp
d
(1)
@ n
?p
RÉn
æn
e o
?Én
fr
Qs
ón
b n
ôn
ªn
?r
dGn
h
Ayet-i kerîme ile zikredilen fayda, takdir-i kamerin
binlerce faydalarından biridir. Yoksa, takdir-i kamer bu
faydaya münhasır değildir. Yani, kamer yalnız bu gaye
için değildir; bu gaye, onun gayelerinden biridir.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Cenab-ı Hakka mahsus taklidi mümkün olmayan en
bâhir tevhid sikke ve mühürlerinden biri, gayr-i ma’dut
muhtelif eşyayı basit bir şeyden halk etmektir. evet, pek
basit olan şu topraktan binlerce enva, muhtelif nebatat,
gayr-i mütenahi bir kudretle, bir ilimle, pek büyük bir it-
tikan, bir sühuletle yaratılmakta olduğu tevhidin öyle bir
bürhanıdır ki, hem taklidi, hem tenkidi imkân haricidir.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
Hayat-ı insaniyenin vezaifinden biri de, kendi cüz’î
sıfatlarını, şuunatını, Hâlık’ın küllî sıfatlarını, şuunatını
Mesnevî-i nuriye | 345 |
o
nuncu
r
isale
Muhammed’e vahiyle indirilen en
son İlâhî kitap.
mahsus:
bir şeye veya kişiye has
olan.
meselâ:
örneğin.
muhtelif:
türlü türlü, çeşitli.
münhasır:
hasredilmiş, ayrılmış,
bir şeye veya kimseye mahsus.
müteaddit:
çeşitli, bir çok.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakış.
nebatat:
bitkiler.
nizam:
düzen, tertip; düzgünlük.
raci:
dair, ait, alâkası olan.
sıfat:
vasıf, nitelik.
sikke:
alâmet, nişan, turra.
sühulet:
kolaylık.
şuunat:
şuunlar, keyfiyetler, hâl-
ler; işler.
tahsis:
bir şeyi belli bir gaye için
kullanma.
takdir-i kamer:
ayın programlan-
ması, onun hareket, fayda ve ga-
yelerinin belirlenmesi, tayin edil-
mesi.
tenkit:
eleştirme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna inan-
ma, birleme.
vesaire:
ve başkaları, bunun gibi-
leri.
vezaif:
vazifeler, işler.
zikir:
anma, bildirme.
zikretmek:
anmak, bildirmek.
ayet-i kerîme:
Kur’ân’ın aye-
ti; azamet ve şerefi olan ayet.
bâhir:
apaçık, aşikâr.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
celp:
çekme, çekiş, kendine
çekmek.
cüz’î:
küçük, az; bütüne ait ol-
mayan, özel.
enva:
çeşitler, türler, neviler.
gaye:
maksat, hedef.
gayr-i ma’dut:
sayısız, sınırsız.
gayr-i mütenahi:
sonsuz, so-
nu olmayan, nihayetsiz.
halk:
yaratma, yoktan var et-
me.
hariç:
bir şeyin dışı, dışarısı,
dışta kalan.
hayat-ı insaniye:
insan haya-
tı, insana ait olan hayat.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
kardeşim, bil ki.
imkân:
mümkün olma, olabi-
lirlik.
inhisar:
yalnız bir şeye ait kıl-
ma, tekelleşme.
intizam:
düzenlilik, düzgün-
lük.
ittikan:
gözle görmüş gibi
sağlam bilme ve inanma.
kamer:
ay.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
Kur’ân-ı Kerîm:
Kur’ân; Hz.
1.
Aya gelince, onun için de menziller takdir ettik. (Yâsin Suresi: 39.)
2.
Yılların sayısını ve hesabınızı bilmeniz için. (İsra Suresi: 12.)
1...,335,336,337,338,339,340,341,342,343,344 346,347,348,349,350,351,352,353,354,355,...528
Powered by FlippingBook